Saat gecenin bir yarısı uçağımız sonunda İsviçre'ye inebildiğinde, hemen kalacağımız kayak merkezine gitmiştik ve herkes odasına girmişti. Vücudumun her tarafı ağrırken, artık ayaklarımın beni taşıyamayacığını fark ettim ve yatağa uzandım.
Vanessa gülerek bana baktı ve, ''Bari üstüne rahat bir şeyler giy de öyle uyu.'' dedi. Rydel'da gülerek ona katılırken, hala ikisininde nasıl bu kadar enerjik olabildiğine şaşırıyordum. Saatlerce uçak gezisi yapmıştık sonuçta.
Rydel, Vanessa ve ben aynı odada kalacaktık. Riker, Ross ve Ellington'da karşımızda ki odada olacaklardı. Ryland ve Rocky ise kendi sevgilileri ile birlikte kalacaklardı.
Derin bir nefes aldım ve uyuşuk adımlarla üstümü değiştirmek için yataktan kalktım. Üstüme bir şeyler geçirdikten sonra yatağımın içine girdim ve gözlerimi kapattım.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ross'a bir kartopu daha attım ve koşmaya başladım. O ise gülerek peşimden geliyor ve beni yakalamaya çalışıyordu. Bana yaklaştığını fark ettiğimde daha da hızlanmaya çalıştım ve gülerek yüzüne bir kartopu daha attım.
Biraz sonra yorulmaya başladığımda adımlarım yavaşladı ve nefes nefese kaldım. Ross ise formunu hiç yitirmeden arkamdan gelmeye devam ediyordu. Bu çocuk neden hiç yorulmuyor?
Bana yaklaştığını fark ettiğimde koşmaya çalıştım, ama beni yakaladı ve kendine doğru çevirdi. Gözlerimin içine bakıyordu, eğer şuan da bana bakan kişi Ross olmasaydı çoktan gözlerimi kaçırmış olurdum.
Nedenini bilmezdim ama insanlarla göz göze gelmeyi pek sevmezdim, daha çok rahatsız olurdum denebilirdi.
Ama karşımda ki Ross olunca ondan bir saniye bile olsun gözlerimi kaçırmak istemiyordum.
Gözlerinde ki bakışı çok iyi biliyordum, aşkla bakıyordu.
''Bana kartopu fırlatmanın cezasını çekeceksiniz, Bayan Marano.''
''Büyük bir zevkle, Bay Lynch.''
Ve dudaklarımız birbiriyle buluştu. Kollarımı boynuna doladım ve gülümsedim. O... harika hissettiriyordu.
Alarmın sesiyle gözlerimi açtığımda, her şeyin rüya olduğunu fark ettim. Çalan alarma bir daha lanet ederken demin gördüğüm rüya aklıma geldiğinde gülümsedim.
Bir anda sanki herşey gerçek gibi gelmişti, bu gördüğüm ilk rüya değildi aslında. Zihnimin Ross ile ilgili kurduğu rüyaları bir yere yazsaydım, şimdiden bir kitap olacak kadar fazla olmuş olabilirlerdi.
Düşünmeyi bırakıp ayağa kalktım ve kalın bir şeyler giydim. Sonuç olarak İsviçre'deydik ve hava insanın her tarafını donduracak derecede soğuktu.
Otel odasının kapısını açtım ve dışarı çıktım. Aşağı indiğimde insanların kahvaltı ettiklerini gördüm. Bİzimkilerin masasını gördükten sonra, yiyecek bir şeyler aldım ve yanlarına oturdum.
Masadaki konuşmaları dinlemeden kahvaltı ederken, suyumu almak için kafamı tabaktan kaldırdığımda Ross'la gözgöze geldik.
Hemen kafasını çevirdi ve bana bakmayı kesti. Bir taraftan beni izlemesi hoşuma giderken, bir taraftan onu zor durumda bıraktığımı fark ettim.
Daha bir hafta önce duygularını incitmiştim ve şimdide gelip karşısına oturmuştum. Kafamı tabağıma doğru çevirdiğimde gözlerini tekrar üzerimde hissettim, ama bu sefer kaçamak bakışlar atıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Çocuk
Fiksi PenggemarYağmur damlaları saçlarımdan dudağıma doğru süzülürken sadece gözlerimin içine bakıyordu. ''Seni seviyorum.'' Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Yüzüne daha çok yaklaşıp cevap verdim. ''Ben de seni seviyorum.'' Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken, ara...