GİRİŞ

694 17 7
                                    

YILDIZLARA BAKALIM
GİRİŞ BÖLÜMÜ

Üşüyorum. Yağmur saçlarımı ıslatıyor, çok üşüyorum. Siyah baş örtüm kaymış ama onu düzeltmek için bile kolum kalkmıyor. Gözlerim hep aynı noktada kilitli kalmış gibi bakıyorum. Kulaklarım uğulduyor. Ağlayanlar, dua edenler var. Ben ne yapacağımı bilmiyorum, zihnim bomboş. Hiçbir şey yapamıyorum, sadece önümdeki görüntüye bakıyor ve üşüyorum.

Bazen, insan kabuslardan ne kadar korkarsa korksun yaşadıkları daha ağır gelince onların kabus olmasını dilerdi. Bu kalabalık, bu kasvetli hava, biraz ileride ağlayan insanlar, hapisteki abim ve toprağın altındaki en yakın arkadaşım gördüğüm en kötü kabus olamaz mıydı? Uyandığımda nefes nefese kaldığım, terden sırılsıklam olduğum ve tırnaklarımı avuçlarıma bastırıp dişlerimi olağan gücümle sıktığım zaman abim yanıma gelip dinlendirici sesiyle beni sakinleştirse, saçlarımı okşasa olmaz mıydı? Yoksa her şey gerçekten bu denli acı gerçeklerden mi oluşuyordu?

Yaşaran gözlerimi kırpıştırdım, uyuşmuş bedenimi hareket ettirdim ve ayağa kalktım. Benden nefret ediyorlardı. Onlar öyle sanıyordu ama benim abim böyle bir şeyi asla yapmazdı. İçimde çok büyük acılar vardı ve hangisine yanmam gerektiğini bile bilemeden kötü bakışların hedefiydim.

'Sen, sen burada ne yapıyorsun?' dedi üzerime doğru yürüyen Behsat amca. Acılı bir baba nasıl olurdu? Evladını çok seven bir baba, onu kaybederse ne hissederdi? Ben bilmiyordum. Ne babam beni sevmişti ne de kaybettiğinde aramaya çalışmıştı. Ama Behsat amca öyle değildi, Nilperi'yi çok severdi, bu hayatta en çok onu severdi.

'Utanmıyor musun lan kızımın mezarına gelmeye?!' diye bağırdığında ayaklarım geri geri gitti. Başımı iki yana salladım.

'Abim yapmadı.' Diyebildim kısık bir sesle. Başka ne diyebilirdim ki? Abim yapmamıştı ama buna inanan tek kişi bendim.

'Defol git lan buradan, elimden bir kaza çıkacak.' Derken onu tutan karısıydı. Peki ya bir anne? Evladını çok seven bir anne nasıl olurdu, onu kaybedince ne hissederdi? Ben bilmezdim. Beni annem hiçbir zaman sevmemişti ve kaybederken görmüştü, sadece bakmış ve sırtını dönmüştü.

'Abim yapmadı.' Onlara diyordum ama aslında kendimle konuşuyordum.

'Git.' Dedi bu sefer Zühre abla. Gözlerinin içine baktım. Az ilerimizde benim en yakın arkadaşım yatıyordu. Daha üç gün önce beraber olduğum kızı şimdi toprağa vermiştim. Ve hayattaki tek varlığım onun cinayetiyle suçlanıyordu. Abimi de almışlardı benden.

Nefret eden gözlere arkamı döndüm. Gözümden sıcak bir damla süzüldü ve içim titredi. Ne olursa olsun, neye mal olursa olsun Nilperi'nin katilini bulacaktım ve abimi o delikten alnı ak bir şekilde çıkaracaktım.

Ben Yazgı Ceylan Büyükağaç, bu yolda çok acı çekecek olsam da dediğimi yapacaktım.

🌠

Hepinize tekrar merhaba. Bu sefer size çok farklı duygularla geldim. Yazdığım tüm hikayeler göz bebeğim fakat bu hikaye o kadar ayrı, o kadar özel ki yayımlamak için en doğru anı kolladım. Zihnimin neredeyse tamamını şu an kaplamış durumda. Karakterlerim benim için çok özel, kurgu çok çok ayrı. Bir sürü şey yazdım fakat bu seferki çok başka olacak, kendimi en iyi ifade edebildiğim hikayem Yıldızlara Bakalım olacak. Ben hikayeme bu kadar güveniyorken sizin de benimle birlikte bu yolda yürümenizi isteyeceğim. Yorumlarda bol bol konuştuğumuz, kritik yaptığımız bir hikaye olsun. Benim en özelim olduğu için 1 Kasım'da, yani doğum günümde, yayımlayacağım. Beni ve karakterlerimi bekleyin. Sizi çok seviyorum, görüşmek üzere ❤️

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin