33 (BAŞLANGIÇ)

134 7 3
                                    


BÖLÜM 33:
'BAŞLANGIÇ'

The Script - Hall of Fame ft. will.i.am

Hatıralar derin birer kuyuydu. O kuyuya düşen, elinde tırmanabileceği kalın bir ip yoksa kurtulamaz, orada çürürdü. Çünkü hatıralardan sizi çekip çıkaracak olan yalnızca öncesinde aldığınız o önlemdi, başka türlü kimse size yardım edemezdi.

Abimle birlikte sahilde, en son Nilperi'yle geldiğimiz yerde, hatta tam olarak oturduğumuz yerdeydik. İkimiz de oturuyorduk. Dizlerimizi kendimize çekmiş, kollarımızı da dizlerimize sarmıştık. Önümüzdeki denizi izlerken hafif esen bir rüzgar vardı. Nilperi'yi alan da bize veren de deniz olduğu için onunla bir kavgamız ve bir dostluğumuz vardı.

Abimin bakışları benimkilere benziyordu çünkü ikimiz de hatıraların kuyusuna düşmüştük. Aynı şeyler beynimizin içinde dönüyordu. O da benim gibi önümüzdeki denizin içinde cıvıl cıvıl hareket eden, bize su sıçratan Nilperi'yi görüyordu.

Ayrılıklar zordu. Biz önceleri, abimle birbirimiz haricinde bir şeye bağlanmadığımız için ayrılığın acısını çekmiyorduk ama Nilperi hayatımıza girdiğinde ikimiz de ona bağlanmıştık. Şimdi ikimiz de o ayrılığın ve yaşanan kaybın zorluğunu iliklerimize kadar hissediyorduk.

'Hadi denize girelim.' dedi abim. Sesi hevesli değildi, gülümsemiyordu ama denize girmeyi gerçekten istiyordu. Birkaç gündür sürekli benimle vakit geçiriyor, eskiden neler yapıyorsak onları yapmaya çalışıyordu.

'Girelim.' dedim ayağa kalkıp üzerimdeki kumları temizlerken. Abim denize gidelim dediğinden beri beni strese sokan bir şey vardı aslında. Mayomu giyip aynaya baktığımda göğsümdeki çirkin ameliyat izinin belirgin varlığı kötü hissettirmişti. Bu yara bir süredir benimleydi ve onu sevmesem bile artık görmeye alışmıştım. Fakat abim bu izi hiç görmemişti. O bir şeye sinirlenmişse ne kadar zaman geçerse geçsin hatırladığında yine aynı şekilde sinirleniyordu. Eve döndüğümüz ilk gün yaşananları düşününce bu izi görmesini istemiyordum ama ondan saklamayacaktım. Bunu yaşamıştım, artık geride kalmıştı.

'Ne oldu?' dedi abim üzerimdeki pareoyu çıkarmadığım için. Gözlerinin içine baktım. Tepkileri değildi aslında sorun, gözlerinde gördüğüm duygulardı. Olumsuz hiçbir duyguyu görmek istemiyordum, en çok bu düşündürüyordu beni.

'Hiçbir şey.' dedim belimdeki kuşağı çözerken. Abim kollarını esnetirken üzerimdekini çıkarıp kenara koydum.

'Su topu oynayalım mı?' diye sordu abim. Başımı salladım. Tam denize doğru dönecekken gözü yaraya ilişti, duraksadı. Zaten gülmeyen suratı saniye saniye kasılırken gözlerimi yumup açtım. Odaklandığı yerde göz bebekleri büyüdü. Bu yara çok acımıştı mesela, hastaneden çıktıktan sonra da günlerce acısını çekmiştim. Ama abimin yüzüne yerleşen acı o acıyı silip atıyordu, yerine geçiyordu.

'Bakma öyle,' dedim, 'geçti, gitti hepsi.'

Söylediğim şeyle birlikte bakışları yüzüme çıktı. Yine kendi içinde savaşlar veriyordu. Buğulanan gözleri, yumruk olmuş elleri, kaskatı omuzları onu ele veriyordu. Kimse sevdiği insanlar acı çeksin istemezdi elbette ama bunu engellemek o kadar da kolay değildi. Sapasağlam karşısındaydım onun ama zihninin tamamen benim vurulduğum anı kurguladığını görebiliyordum. Ve bugün bitse de o, geceleri bu yarayı gözünün önünden silemeyecekti.

Ayakta durmakta zorlanıyormuş gibi yere çöktüğünde derin nefesler alıp veriyordu. Ağlamak istiyor ama kendini tutuyor gibiydi. İkimizin de bu kadar hassas olması artık çok yorucu olmaya başlamıştı, hem kendimizi hem de birbirimizi yoruyorduk.

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin