40 (HAYAT)

274 12 29
                                    

BÖLÜM 40:
'HAYAT'

Brent Morgan - Gonna Be Okay

7 yıl sonra...

Yaz günlerini eskisinden daha çok seviyordum artık. Güneşin pencereden içeri sızması, bitkilerime değmesi hoşuma gidiyordu. Hatta bazen yüzümü güneşe doğru dönüp gözlerimi kapatmayı seviyordum. Önceleri hiç ilgimi çekmeyen ya da saçma gelen birçok şey şu an bana zevk veriyordu. Uğraşmaya değmez ya da boşuna dediğim şeylerin birkaç kez denedikten sonra aslında hayat kalitemi artırdıklarını fark etmiştim. Mesela önceleri sabah erken kalkmak bana neredeyse acı verirken şimdi alıştığım ve günün geri kalanını değerlendirebildiğim için iyi hissettiriyordu. Fakat hepsinin ötesinde, içimi yiyip bitiren stres sona ermişti. Elbette ki yaşamın stresli yanları vardı, herkes gibi benim de günlük endişelerim ve yetişmeye çalıştığım şeyler oluyordu fakat öncesini düşündüğümde bunlar basit kalıyordu. Artık çok daha kaliteli bir hayat yaşıyordum ve bunun kıymetini de biliyordum.

Elimdeki kırlenti kabartıp kanepeye koyduktan sonra salona şöyle bir baktım. Birazdan gelecek temizlikçi ablaya ayıp olmasın diye evi toparlıyordum. Evet, bazılarımızın böyle tuhaf huyları vardı.

Abim ve ben yoğun çalıştığımız için ancak genel temizlik yapabiliyorduk, bu yüzden haftanın bir günü köşe bucak temizlik için bir abla geliyordu. Yıllar içinde temizlik huyum biraz garipleşmişti ve artık en ufak tozdan rahatsız oluyordum. Bir keresinde banyoyu temizlerken bazı temizlik malzemeleriyle çamaşır suyunu birlikte kullandığım için zehirlenmenin eşiğinden dönmüştüm. Halbuki bu konuda bilinçliydim, çamaşır suyunu başka bir ürünle asla kullanmamam gerektiğini biliyordum.

Kolumdaki saati kontrol ederken kapı zili duyuldu. Kapıyı açtıktan sonra odamdan ceketimle çantamı alıp tekrar kapıya geldim.

'Günaydın Yazgı'cığım,' dedi elinde poşetlerle gelen Saniye abla.

'Hoş geldin abla,' dedim ona yol verirken, 'ben de çıkıyorum şimdi.'

'Tamam, ben evi her zamanki gibi dip bucak temizleyeceğim. Gözün arkada kalmasın.'

'Sağ olasın, hiç kalmıyor. Zarfı her zamanki yerine bıraktım, alırsın oradan. Hadi sana kolay gelsin.'

'Sana da canım, görüşürüz.'

Koyu yeşil takımımın ceketini üzerime geçirip, anahtarımı alıp evden çıktım ve aşağıda beni bekleyen arabama binip çalıştırdım. Hafta sonu olmasına rağmen şirkete geçecektim, imzalamam gereken birkaç evrak vardı fakat öncesinde yapmam gereken işler vardı. Onları hallettikten sonra gidecektim.

Dün bütün günü Zuhal'le geçirmiştim. Son mahkemesinde beklenmedik bir şekilde tahliye kararı çıkmıştı ve hem çok şaşırıp hem de çok sevinmiştik. Onlarla yıllardır iletişim halinde olduğum için Zuhal'in tahliyesi beni çok heyecanlandırmıştı. İlk iki günü ailesiyle geçirdikten sonra dün buluşmuş ve akşama kadar hem dolaşıp hem de konuşmuştuk. Ayrıca Zuhal'i sevdiğim mekanlara götürüp farklı şeyler yedirmiştim.  

Hayatımda artık birçok arkadaşım vardı ama Kardelen'le Zuhal'in yeri ayrıydı.

Virajı dönerken telefonum çalmaya başladığında kulaklığımı takıp aramayı yanıtladım.

'Yazgı,' dedi yorgun bir sesle Kardelen, 'ne yapıyorsun?'

'İşlerim var bugün.' dedim direksiyonu sağa kırarken, 'Sonra şirkete geçeceğim. Sen ne yapıyorsun?'

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin