18 (NEFES)

231 15 0
                                    

BÖLÜM 18:
'NEFES'

Beach House - Space Song

Hastalanmıştım. Hem bedenen hem de ruhen hastalanmıştım. Yatağımda ateşten titrerken yanaklarımdan yaşlar boşalıyordu. Herkes uyuyordu fakat benim beynimin içinde susmak bilmeyen sesler vardı. Nedeni, nasılı, niçini hiç bitmiyordu, bitmeyecekti de.

Midem bulanıyordu, sürekli kusacak gibi oluyordum fakat sonra duruyordu. Vücudumun yandığını hissediyordum, gözyaşlarım sıcacıktı. Küçükken hastalandığımda sık sık ateşim çıkardı. Annem benimle hiç ilgilenmezdi diyemem ama yaptığı fazla bir şey de olmazdı. Başımda beklemezdi mesela, sürekli beni kontrol etmezdi. Onun görevi ilaç verip bırakmaktı. Ama abim öyle değildi. Ben hasta olunca çok korkardı, sabaha kadar uyumayıp başımda beklerdi. Hatta bazı zamanlar benim için ağlardı. O günlerden kalma travmaları büyüdüğümüzde de kendini göstermişti. Ben ne zaman hasta olsam abimin o korkulu bakışını yakalardım.

Fakat şimdi abim yoktu, başımda bekleyemezdi. Ben onun elini tutup sakinleşemezdim. O yüzden tırnaklarımı etime batırıp sessizce bitmesini bekliyordum. Geçecekti, bunların hepsi geçecekti. Ben de bir gün daha rahat bir nefes alıp daha az ağlayacaktım.

Halsizliğimin arttığını fark ettiğimde ince bir tınıyla inledim ve uyuma ümidiyle gözlerimi kapattım. Ne ara uyumuştum bilmiyorum ama sayıklayarak gözlerimi açtığımda yatağın ucunda birisi vardı.

'Suzan, gardiyana haber ver. Ateşi çok yüksek, muayene olması lazım.' diyen Zuhal'in sesini ağrıyan kulaklarım duydu.

'Zuhal.' dedim kuru bir sesle.

'Ah be kızım,' dedi sitemle, 'ne diye ses etmiyorsun bana? Şu hale bak, sırılsıklam olmuşsun bir de.'

Başka şeyler de söyledi fakat vücudumdaki sızılar zihnimi bulandırıyordu. Birkaç dakika içinde beni birileri almaya gelmişti ve koğuştan çıkarılıp bir odaya taşınmıştım. Gözlerimi zar zor araladığımda burasının muayene odası olduğunu fark ettim. Daha önce elim için de gelmiştim. Buradaki görevli hekim başımda dikilip eldivenlerini eline geçirirken bana sorular soruyordu. Yarısını anladığım sorulara verdiğim cevaplar bile yanlış olabilirdi.

Beklediğim gibi ilk müdahale sonrası hastaneye sevk edilmiştim. Buradaki oda normal muayene odası değildi, hükümlüler için kaçma ihtimaline karşı muhafaza edilmiş bir odaydı. Kendimi daha fazla suçlu hissettirse de o koğuştan çıkmak bu halde bile iyi gelmişti.

En nihayetinde, tahliller, takılan serumlar ve muayene sonrası geldiğim yer yine bu koğuştu. Beni endişeyle bekleyen insanların arasına girdiğimde birkaç saatliğine nefes almış olduğumu fark ettim. Dışarıda bir dünya vardı ve buradan çok farklıydı.

Ateşim düşmüştü fakat dinlenmem lazımdı çünkü kanımda enfeksiyon bulunmuştu. Demek oluyordu ki bir süre daha bu halde olacaktım. Yine demek oluyordu ki annemin dizlerine yatıp nazlanmam gereken yerde bir ranzanın üst katında kendi kendimi yiyip bitirecektim.

'Sana ıhlamur yapacağım,' dedi üzerime ince bir nevresim örten Zuhal. 'Limon da sıkarım. İçmen lazım mutlaka. Sonra uyursun. Merak etme, ben sık sık kontrol edeceğim seni.'

Bunları istemiyordum çünkü hak etmediğimi düşünüyordum. O ve diğerleri benim için endişeleniyor, beni düşünüyor, beni seviyordu. Bense bir an önce onlardan kurtulmayı istiyordum. Onları sevmediğim için değil, aksine, hayatımda ilk defa birilerini bu kadar kısa sürede sevmiştim fakat onlarla olmak bu dünyaya ait hissettirdiği içindi. Burası benim hayal kırıklığımdı.

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin