16 (HAPİS)

227 14 0
                                    

BÖLÜM 16:
'HAPİS'

Mabel Matiz - Fırtınadayım

Ben küçükken mahallede bir olay olmuştu, komşumuz Ahmet dayı para mevzusu yüzünden amca oğlunu bıçaklamıştı. Babam, anneme anlatırken duymuştum, hemen koşup abime anlatmıştım. Abim böyle şeyler konuşulduğunda kulaklarımı kapatmam gerektiğini söylemişti.

'Sence adamın canı çok yanmış mıdır?' diye sormuştum ona. Düşünür gibi yapmıştı, sonra başını aşağı yukarı sallamış ve koluma çimdik atmıştı. Bağırarak kolumu tuttuğumda gülmüştü.

'Bak, sen şu kadarcık şeyden bağırıyorsun, kim bilir o ne kadar acıtır.' dediğinde suratımı asmıştım.

'Adam ölür mü peki?' diye sorduğumda abim pencereden dışarı bakmıştı.

'Bilmem, belki ölür.'

'Adam ölürse Ahmet dayıya ne olur?' diye sormuştum bu sefer.

'Onu hapse atarlar,' demişti, 'suçlular hapse girer.'

Suçlular hapse girer... Suçlular hapse girer... Suçlular hapse girer.

Bileklerimde kelepçe vardı, sorgu masasına oturtulmuştum. Aylar önce de bu masadaydım ama ilk kez gerçekten suçluydum.

Suçlular hapse girer, ben de hapse mi girecektim?

Ne kendime gelebilmiştim ne de olanları temiz bir zihinle algılayabiliyordum. Tek emin olduğum birazdan kapının açılacağı ve sorguya çekileceğimdi. Dediğim gibi de oldu, kapı gürültüyle açıldı ve pembe kapaklı dosya önüme fırlatıldığında bir çift el kuvvetlice masaya vurdu ve ben gözlerimi kapatırken benimle burun buruna gelen Gökmen konuştu.

'Ne yaptın sen?!'

İlk defa Gökmen karşısında boynum büküktü ve ilk defa ondan çekiniyordum. Birçok şey söyleyebilirdim, saatlerce açıklama yapabilirdim fakat ben, onun hoşuna gitmeyecek bir şeyi sormak için araladım ağzımı.

'Öldü mü?'

'Onu öldürmek mi istedin? Ben sana rahat dur, bana güven dedikçe sen bunu mu yaptın?!'

Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Onun bu siniri beni daha kötü hissettiriyordu çünkü belli ki sorgularında genelde bu tavrı takınıyordu ve ben şu an onun için herhangi bir suçlu gibiydim.

'Bağırma Gökmen.'

Nefes verdi. Daha çok 'hah' sesiyle hayretini belirtti. Ellerini masadan kaldırdığında ben de başımı kaldırdım. Ellerini saçlarına geçirmişti ve şimdi odanın içinde geziniyordu.

'Sana inanamıyorum.'

'Öldü mü?' diye sordum tekrar.

'Ölsün mü?!' diyerek tekrar üzerime geldi, 'Ölürse ne olacak, haberin var mı senin?'

İçime minik de olsa bir rahatlama doğduğunda kendimi çok kötü hissettim. Ölmesini isterdim fakat bunu kendi ellerimle yapamazdım.

'Yapabileceğim tek şeyi yaptım Gökmen.' dediğimde bir süre durdu, sanırım sakinleşmeye çalışıyordu. Sonrasında karşımdaki sandalyeyi çekti ve oturdu.

'Bileklerini masanın üzerine koy.' dediğinde kupkuru olmuş dudağımı ısırdım.

'Bileklerini masanın üzerine koy dedim!'

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin