9 (FIRTINA)

210 13 0
                                    

BÖLÜM 9:
'FIRTINA'

MIIA - Dynasty

İş arama yolculuğumun bugününü de tamamlarken elim boş dönmenin yarattığı omuz çöküklüğüyle mahalleye girmiştim. Ellerim cebimdeydi, hafifçe yağmur çiseliyordu ve kısa saçlarım ıslanıyordu. Nilperi'nin evinin olduğu sokağa geldiğimde adımlarım yavaşladı, bir şeyler ararmış gibi sokağa baktım. Derin bir nefes çektim içime, yağmur kokusu burnuma doldu. Gözlerimi kapatıp birkaç kez daha soludum. Yağmurlu bir günde toprağa vermiştik Nilperi'yi, yağmur gibi yağmıştı acısı kalbime. Bir daha ne zaman ısınacaktı kalbim bilmiyordum, buzların çözülmesi mümkün müydü?

Boynum da bükülmüştü şimdi, evime doğru yürüyordum. Sızlayan şeyler içimi paramparça yapsa da dayanmaya çalışıyordum. Kendimi bırakırsam başaramazdım, ceza çekmesi gerekenler hayatına devam edebilirdi. Gökmen komiser bana bir söz vermişti, ben de Nilperi'ye vermiştim. Bulacaktım her kimse, Nilperi'ye gidip öcünü alacağımı söyleyecektim.

Buğulanmaya yüz tutmuş gözlerim evin kapısına anahtar sokacakken evin zaten açık olduğunu fark ettim. Kilitleyip gittiğime emindim. Kalbim korkuyla gümbürderken hızlıca bel çantamı açtım ve içinden çakıyı çıkardım. Sıkıca tuttum, kapıyı ittirdim. Ses yoktu, etraf karanlıktı. Adımımı içeri atarken tüylerim diken dikendi. Yutkundum ve bir soluk verdim. Sessizdim ama içeride birisi varsa beni duyacağını biliyordum. Elim ışığa dokundu, etraf aydınlandığında irkildim. Çakının bulunduğu elim titriyordu, titrememesi gerekiyordu halbuki. Gözlerim etrafı taradı, birinin evde olma ihtimaline karşı bir adım daha attım. Nefes alışverişlerim yavaşlamıştı, birkaç adım daha attım. Oturma odasına yöneldiğim sırada bir ses duydum, kalbim ağzımda arkamı dönerken birisi bana çarptı ve ben çığlık attım. Kanepeye tutunduğumda kar maskeli kişi kapıdan çıktı. Hızlıca peşine düştüm. Sokakta koşmaya başlamıştı. Hızlıydı ama ben de hızlıydım, bu sefer onu kaçırmayacaktım.

'Kaçma!' diye bağırdım. Çakıyı o kadar sıkı tutuyordum ki elim acıyordu. Gücüm yettiği kadar koşuyordum, bu sefer onu kaçıramazdım. Bu sefer olmazdı, yakalamalıydım. Nilperi beni bekliyordu, onu yakalamamı bekliyordu.

Sağa doğru saptı, peşinden koşmaya devam ettim. Koşarken yerden bir taş aldım ve ona fırlattım. Sırtına çarptı ama etkilenmedi, koşmaya devam etti. Nefesim tükenmek üzereydi. Neden gelmişti evime bilmiyordum, belki yine bir not bırakacaktı, belki de bu sefer gerçekten öldürecekti beni. Onu yakalayamazsam bundan sonra daha çok yakacaktı canımı.

'Dur artık!' diye çığlık atarcasına bağırdım. Caddeye çıkacaktık, aramızda az bir mesafe kalmıştı. Ona yetiştim, parmaklarımı uzattım ve kabanını yakaladım. İçim tümüyle ürperdi. Tüm gücümle çektim. Bana dönmek zorunda kaldı. Kalbim çıkacaktı yerinden. Maskesine uzandığım sırada beni öyle bir ittirdi ki sırt üstü yere düştüm ve başımı çarptım. Acı içinde bağırdığımda katil kaçmaya başladı. Doğrulmaya çalıştım, acı içinde inleyerek oturur pozisyona geldim. Caddede kaybolmuştu. Kaybetmiştim yine onu, kaçırmıştım elimden.

'Hayır,' dedim titreyerek, elim ayağım boşalır gibi oldu. 'Hayır, gidemezsin.'

Ciğerim sızladı, nefeslerim yetmiyordu. İçimden bir fırtına yükseldi, gözlerim doldu taştı ve haykırarak ağlamaya başladım.

'Hayır, hayır, hayır! Kaçamazsın, kaçamazsın!'

Kollarımı bedenime sardım, başımı geriye doğru yatırdım. Soğuk kaldırım bana o kadar çaresiz hissettiriyordu, o kadar acı çekiyordum ki kendimi parçalamak istiyordum. Duygularım birbirine girmişti, tutamıyordum kendimi. Canımın acısına dayanamıyordum. En yakın arkadaşımın ölümüne dayanamıyordum. Abimin benden alınmasına dayanamıyordum. Katilin kaçıyor olmasına dayanamıyordum.

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin