11 (EKSİK BİR ŞEYLER)

216 14 3
                                    

BÖLÜM 11:
'EKSİK BİR ŞEYLER'

emre aydın & Çağan Şengül - Beni Anla

Kış yaklaşıyordu, bu kış sert geçecek gibiydi. Kışı sevmezdim, abim de sevmezdi. Biz küçükken kışları çok zor geçirirdik çünkü. Gecekondu mahallesinde, sobalı evde ne kadar güzel geçebilirdi ki zaten? Oturma odasından çıkınca buz keserdin, sobanın mayışıklığını özlerdin. Kışları annem hep bana iş yaptırırdı, yemekleri de ben yapardım. Onlar oturma odasında, sıcak sobanın karşısında çay içerken ben akan burnumla bulaşık yıkardım.

Abim işte olurdu, yaz kış fark etmeksizin çalışırdı. Onun çalıştığı paralar nereye gidiyordu bilmiyorum, sürekli yokluk çekerdik çünkü. Babam, abimi sanayide çalıştırırdı. Abimin ustası öyle merhametli biri değildi, daha reşit olmadan başladığı işte abimi bütün zor şartlarda çalıştırırdı. Üstü başı batmış, yorgun argın gelirdi eve. Ben ellerini gördüğümde ağlardım, o da sanki hiç zorlanmıyormuş gibi gülümserdi bana. Abimin tesellisi bana iyi gelirdi ama büyüdükçe çoğu zaman beni kandırdığını, aslında her şeyin çok daha kötü olduğunu anlıyordum.

İşten henüz aramamışlardı. Gökmen arkadaşıyla konuştuğunu, pazartesi işbaşı yapacağımı söylemişti. Çalışma şartlarını öğrenmiştim ama tatil günümün ne zaman olacağını bilmiyordum. Hafta içi bir güne ayarlamak istiyordum, bu şekilde abimi ziyaret edebilirdim. Bugün de burada, cezaevindeydim. Kapalı görüş yapacak olsak da onu göreceğim için çok mutluydum. Ayrı kalmıştık, çok özlemiştim abimi. Oturduğum sandalyede, önümdeki camın arkasına gelecek abimi bekliyordum. Ona kıyafet ve ihtiyacı olacağını düşündüğüm bazı şeyler getirmiştim, görevlilere teslim etmiştim. Rahat etmesi için elimden hiçbir şey gelmiyor oluşu çok can sıkıcıydı. O, beni bir sözüyle bile rahat ettirebiliyordu oysa ki.

Gergin bekleyişim sebebiyle bacağımı sallayıp duruyordum. Çatlamış dudaklarımı ısırıp durduğum için acıtıyordum ama bunu yapmak huyumdu. Heyecanlı olduğum kadar tedirgindim de. Başım öndeyken ses duyduğumda başımı kaldırdım ve abimin sandalyeyi çekip oturduğunu gördüm. Karşımdaydı. Çok zaman olmamıştı ama sanki yıllardır onu görmüyormuşum gibi bir rahatlama çöktü içime. Hep kısacık görmeye alıştığım saçları uzamış, sakalları da birbirine girmişti. Uzun zamandır traş olmuyordu demek ki. Gözleri yine kızarıktı ve göz altları daha da çökmüştü. Ama abimdi, karşımdaydı ve bana bakan gözleri her şeye rağmen ışıldıyordu.

'Abim,' dedim cama elimi koyarak. Gözlerim hızla dolmuştu. Elini kaldırdı, benim gibi cama yasladı. Boğazım düğümleniyor gibi olduğundan üst üste yutkundum.

'Yazgı'm,' deyip göğsünü derince şişirdi. 'Güzel kardeşim benim.'

'Çok özledim seni.' dedim ağlamamak için dudağımı ısırarak. Abim ağlamamı sevmiyordu, ben de onu böyle görmeyi sevmiyordum. Şimdi ben ağlamaya mecburdum, o da böyle görünmeye mecburdu. İkimiz de acının içinde tutsak olmuştuk.

'Ben de seni çok özledim,' dedi yorgun sesiyle. Sanki buraya girdiğinden itibaren yaşlanmıştı, farklı bir adam olmuştu. Daha soğuk, daha ruhsuzdu ama hâlâ sindiremediği suçlanışın izleri okunuyordu gözlerinden. Saklamak istese saklardı bence, saklamak istemiyordu. Acısını herkes görsün, bilsin ister gibiydi.

'İyi misin?' dedim camı okşayıp. Saçlarını okşamak istemiştim. Küçükken o benimkileri okşardı, annemin, babamın çeke çeke acıttığı saçlarımın acısını okşayarak dindirirdi.

'Ben iyiyim Yazgı,' dedi gözlerindeki tuhaf ifadeyle. Neredeyse irkilecektim. 'Bana, senin nasıl olduğunu anlat.'

'Ben iyiyim abi, beni merak etme.' dediğimde ruhsuz bir şekilde güldü.

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin