22 (SESSİZ ÇIĞLIK)

239 11 5
                                    

BÖLÜM 22:
'SESSİZ ÇIĞLIK'

Eminem - Mockingbird

Küçükken oturma odasında uyuyakaldığınızda babanız sizi kucağında odanıza taşırdı. Bu, küçüklüğün tatlı anlarındandı. Baba, küçük bedeni kucağına aldığında çocuk kendini çok güvende hissederdi. Babanın bedeni o zaman bir deve dönüşürdü. Küçük, belki uçtuğunu hayal ederdi. Benim babamla öyle anlarım olmamıştı fakat bu görevi üstlenen bir abim vardı. O her zaman güçlü birisi olduğundan kendisi de küçük olsa da beni kucağında taşıyabilmişti. Bazen bilerek uyuma numarası yapardım, göz kapaklarım fazla titrerdi ve abim de muhtemelen bunu fark ederdi fakat hiç çaktırmaz, yatağıma yatırıp alnımı öperdi. Ona küçükken bile ne kadar çok şey yüklediğimin şimdi farkına varıyordum. Babamdan göremediğim ne varsa abimden talep etmiştim ve o, hepsini karşılamıştı.

Genellikle olgun bir çocuktum ama bazı zamanlar hissettiğim eksiklikler yüzünden kendi içime kapandığım oluyordu. Belki huysuzluk ediyordum belki de çok geçimsiz duruyordum. Ama abim her zaman benim nazımı çekiyordu. Bu hayatta kimseye nazlanmazdım, Gökmen'e bile ama abim benim nazımı çekerdi ve bu ikimiz için de hiçbir zaman sorun olmamıştı.

Abim bana göre iki kişilik bir yaşam sürmüştü hep. Sevgisiz büyüyen bir çocuk, sevgisiz büyüyen diğer çocuğun her şeyi olmuştu. Mecbur değildi ama olmuştu. Kendisi için mücadelesi yetmiyormuş gibi bir de benim için mücadele etmişti. Annemin yerine de babamın yerine de geçen oydu. Ben ne kadar acı çekersem çekeyim abim vardı ve bunun aslında ne kadar büyük bir şans olduğunu biliyordum. Eğer abime bir şey olursa o zaman hiç şüphesiz aklımı kaybederdim. Yetmiş yaşına da gelsem, abimi kaybetmek asla aklımın alabileceği bir durum olmazdı. O yüzden çoğu gece abimden önce ölmeyi dilemiştim. Onun ne kadar acı çekeceğini düşünmeden, bencilce... İşte öyle büyük bir korkuydu benim için.

Hayatım boyunca fazla yüzleşme yaşamamıştım ve bu yüzden bu konuda tecrübeli değildim. Hazır da değildim. Belki yüzleşecek olduğum kişi başkası olsa daha kolay olacaktı fakat abim olunca, her şeyim olunca, fazla zor geliyordu. Bunu yapmamak için feda edebileceğim yüzlerce şey vardı.

Burası her zaman korkunçtu. Birini ziyarete gelebileceğiniz en kötü yerdi. Aklımın ucundan bile geçmeyecek bir yerdi. Abimle ikimizi yan yana koyduğumda, böyle bir yerde asla hayal edemezdim. Etrafta, yakınlarıyla görüşen kimi insanın gözünde umut, kiminin de yenilgi vardı. Bu duyguları görmek istemezdim. Kim isterdi ki?

Stresten tırnak etlerimi oyarken yüzüm masada olsa bile onun geldiğini, bana baktığını fark ettim ve yüzümü ağır ağır kaldırdım. Bazı zamanlar abimin yenilmez görünüşü beni şaşırtırdı. Yüreği ne kadar merhametli olursa olsun bedeni korkutucu dururdu. Bir kere fazla iri bir adamdı. Saçı hep kısacık olurdu, genelde yüzünde ufak tefek yaralar olurdu. Olgun durmadığını söyleyip dursam da kaşına çizik attırırdı. Hapishaneye girdiğinden beridir o sarsılmaz duruşu bozulmuştu. Onu en son gördüğümde zayıflamıştı ve çökmüş görüntüsü sanki farklı birini anımsatıyordu. Şimdiyse daha farklıydı. Acısı hâlâ her tarafından belli oluyor olsa da o bir şeylerin altında ezilir duruşu yerine daha güçlü duruyordu. Alıştığım gibiydi sanki. Bunu görmek ne hissettirmeli bilmiyordum çünkü beklediğim bu değildi. O mektuptan sonra çok daha kötü bir görüntü bekliyordum.

Abim bana doğru gelmeye başladığında ayağa kalktım. Resmen elim ayağım titriyordu. Hâlâ nasıl olur da bu kadar ayrı kalırız, nasıl olur da ikimiz de bunları kaldırırız şaşıyordum. O bana güç verirdi, ben de ona güç verirdim fakat şu an ikimizin de gücü kalmamıştı.

Yıldızlara BakalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin