Bölüm 2

110 16 0
                                    

                                                                                       KEYİFLİ OKUMALAR...


         Yoğun geçen bir haftanın sonunda şirketten çıkıp biraz alışveriş yapmak için şehir merkezine gitmem gerekiyordu. Şehrin yoğunluğuna rağmen şehrin kalabalık olmasını seviyordum. Kalabalıklık yalnız olmadığımı hissettiriyordu bana. Akşam saati olduğu için ve hafta sonunun da birleşmesiyle trafik oldukça yoğundu, durmam gereken ilk kırmızı ışıkta geriye yaslanıp insanların telaşını seyretmeye başladım. Koşturan insanlar, korna sesleri, araçlardan gelen müzik sesleri yüzümde tebessüm oluşmasını sağlamıştı. O sırada beklemekten sıkıldığım için etrafıma bakınmaya başladığımda dikkatimi çeken, görüntüsü pekte iyi olmayan eski bir araç ve içinde eğlenerek Rap yapan iki kişi kırmızı ışıkta durmak için yavaşlayarak yanımdan geçip biraz ileride durdular. Yanımdan geçerken şoför koltuğundaki kişiyi otobanda bana yardım eden, hatta bana iyi misin diye soran o adama benzettim.

O olup olmadığını anlamaya çalışırken, birkaç saniye içinde yeşil ışığın yanmasıyla aracın gitmesi bir oldu. Yaşadığım şaşkınla ne yapacağımı bilemedim. Eğer gerçekten onlarsa doğru düzgün teşekkür etmek için bir fırsattı bu, ani bir manevrayla arkalarından gitmeye karar verdim. Ara, ıssız bir sokağa girdiklerini ancak göz ucuyla görebildim. O kadar hızlı sürüyorlardı ki kısa bir süre içinde gözden kaybettim. Havanında kararmaya başlamasıyla birlikte daha da yavaşlayarak etrafta onları aramaya başladığımda artık bulamayacağımı düşünerek geri dönmeye hazırlanırken aracın karanlık bir yerde park halinde olduğunu fark ettim. 

Kendi aracımı daha güvenli bir noktaya park ettikten sonra park halindeki araca yöneldim. Araca yaklaştığımda içeride kimsenin olmadığını hatta aracın uzun süredir oradaymış hissi veriyor olması ve sanki terk edilmişçesine bir görüntüyle karşılaştığımda yaşadığım şoku gizleyemedim. Oysa az önce yanımdan geçip giden o araç değilmiş gibi bir an şüpheye düşsem de aracın plakasını gördüğümü hatırlayıp, plakanın doğruluğunu kontrol ettiğimde yaşadığım şok iki katına çıkmıştı.

 Aracın o olduğundan emin olduktan sonra etrafta araçtaki iki adamı aramaya başladım. Burası sessiz ve ürpertici bir yerdi, Şehrin arka sokaklarında olan oto sanayiyi andıran, ufak ve eski küçük dükkanlardan oluşan tenha bir yerdi. Etrafta dolaşırken burada hiç kimsenin olmadığını fark ettim. Peki bu adamlar burada ne arıyorlardı? Neredeyse bakmadık yer kalmamıştı ki sonunda onları bir dükkanın kepengini açıyorlarken buldum. Bunlar onlardı, biri Rex diğeri de bana iyi olup olmadığımı soran kişiydi. 

Onları gördüğüme o kadar çok sevinmiştim ki tıpkı oyuncağını kaybeden ve onu tekrar bulan ufak bir çocuk gibi. Yaşadığım heyecan ve mutlulukla ''REX'' diye seslendim.

Beni gördüklerine şaşırmış olacaklar ki Rex, kepengi elinden kaçırdığında sanayinin de boş olmasıyla birlikte ses oldukça yüksek çıkmıştı.

Birbirimize bakarken dona kalmıştık adeta, polis sireniyle üzerimizdeki ölü sessizliğini atan Rex oldu. Rex yanındaki adama ''Seth gitmeliyiz.'' der demez panikle koşmaya başladılar. Yanımdan geçerlerken Rex kolumdan tutup çekiştirerek benimde onlarla birlikte koşmamı sağladı. Caddeye çıktığımız sırada adının Seth olduğunu yeni öğrendiğim siyah saçlı, beyaz tenli, film yıldızlarını andıran bu yakışıklı adam '' bu planda yoktu, şimdi ne yapacağız  Rex ''diye söylenirken Rex'in oldukça rahat bir şekilde ''bir yolunu buluruz Seth, merak etme '' dediğini işittim. 

Seth rahatlamamış olacak ki şaşırmış vaziyette nereye gideceğini kestiremeyen bakışlarla sağı solu kontrol ettiğini gördüğümde oldukça cılız bir sesle ''arabam hemen şurada, gidelim '' diyebildim oldukça şaşkın bir halde, Rex ve Seth birbirlerine baktıktan sonra başka çareleri olmadığını anlamış olacaklar ki benimle gelmeyi kabul ettiler.

...

Kısa bir süre sonra çoktan sessizleşen şehrin karanlık sokaklarında ilerliyorduk. Üçümüzde sessizdik, sanki hepimiz korkudan konuşmaktan bilerek kaçıyor gibiydik. Ne diyeceğimi gerçekten bilemiyordum. Neredeyse yirmi dakikadır yoldaydık. Nereye gittiğimizi, ne yaptığımızı bilmeden ilerliyorduk. 

Şehir hiç alışık olmadığım kadar boştu, belkide yaşadıklarımın etkisiyle bana öyle geliyordu. Gecenin karanlığını polis aracının ışıkları, gecenin sessizliğini Rex'in ''lanet olsun, bunlarda nereden çıktı'' diye mırıldanması kesti. Hemen arkasından Seth' in ''yolun sonuna geldik'' dediğini duydum.

Arkamda oturan Seth'e göz ucuyla baktıktan sonra, Rex'e dönerek '' buradan dönemeyiz, sakin olun çocuklar ben hallederim. Beyler gülümseyin...''diyebildim

Birkaç dakika sonra polislerin işaretiyle yavaşlayarak durduk. Dışardan gören biri olarak bu polis memuru oldukça tecrübeli görünüyordu. Yavaşça camı açıp tüm samimiyetimle gülümseyerek '' iyi akşamlar memur bey, bir sorun mu var?'' diye sordum. Memur önce rutin bir kontrol olduğunu söyleyip ehliyetime ve ruhsatıma baktıktan sonra yanımdakilere dönerek onların kim olduğunu sordu. Yeni tanıştığım arkadaşlarım olduğunu ve bu gece yemek yiyebilmek için bir araya geldiğimizi söyledim. Memur bey onların da kimliğine baktıktan sonra. 

Kontrolün aslında bir hırsızlık ihbarı olduğunu, bir süredir şehrin korkulu kabusu olan kişilerin bu eylemi gerçekleştirebilme ihtimali olduğunu ama onlarsa yada sıradan bir hırsızlıksa bile yakalamalarının an meselesi olduğunu yine de bizim dikkatli olmamızı ve yabancılardan uzak durmamızı isteyip iyi akşamlar dileyip gitmemize izin verdiler. Yanlarından uzaklaşırken telsize hırsızın yakalandığına ve eylemi gerçekleştirenin evsiz bir adam olduğuna dair ihbar geldiğini duyduk...

...

7 YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin