KEYİFLİ OKUMALAR...
Bugün hoteldeki son günüm olduğu için oldukça erken kalkmıştım. Bu beni mutsuz etse de akşama kadar onlarla birlikte olmak ve akşama birlikte gideceğimiz Pho'nun mezuniyet töreni olduğunu hatırlamak mutsuzluğumu şimdilik bastırıyordu.
Bu yüzden diğerleri de bugün benimle daha uzun vakit geçirmek için erken kalkacaklardı. Telefondan saati kontrol ettiğim de 07.00 olduğunu görüp yataktan kalkarak eşyalarımı alıp banyoya girdim.
Hızlıca bir duş alıp saçlarımı kuruttuktan sonra, üzerime siyah bir sweat ve siyah bir pantolon giyip, ayaklarıma siyah sporlarımı da geçirdikten sonra oldukça uzun olan saçlarımı dağınık bir şekilde toplayıp aynadan yansıyan görüntüme baktığımda, saçlarımın bana yakıştığını görmek mutlu etmişti beni...
Masada duran telefonumu alıp hızlıca merdivenlerden indiğimde hepsini uyanık görmek yüzümde tebessüm oluşturmuştu. Hava bugün de sonbahar sonu olmasına rağmen sıcaktı ve bu yüzden kahvaltı bahçeye kuruluyordu.
Hatta neredeyse hazır durumdaydı. Oldukça dinç bir şekilde hepsine ''günaydın '' dediğimde hepsi tebessümle günaydın demişti.
Mutfaktan elinde kahvelerle çıkan Seth, yanımdan geçerek '' günaydın '' derken, tebessüm edip göz kırpmıştı. Aynı sıcaklıkla yüzüne keyifle sırıttığım sırada Hector, yanıma gelerek elindeki minik çiçeği saçlarıma bırakıp ''günaydın uykucu'' dedi ve burnumun ucuna dokunup geri çekildiğinde yüzüme gülümsemeyi ihmal etmemişti.
Seth elindeki kahveleri masaya bıraktığında hepimiz yerlerimize oturmuştuk. Keyifle lokmalarımızı yutarken yine Hector hepimizi güldürmeyi başarıyordu.
Kahvemden aldığım ilk yudum, bu içeceğin favorim olduğunu kanıtlarcasına lezzet bırakmıştı damağımda, kahvenin kokusunu içime çekip gülümsediğim sırada keyifle Hector'ın anlattıklarına kıkırdayan Pho dikkatimi çekmişti.
Dünden sonra onu böyle görmek çok güzeldi. Hector'ın yaptığı taklite göz devirerek gülen Phoneix, başını sağa sola sallayıp başını kaldırdığında gözlerimiz buluşmuştu. Onunla ne zaman göz göze gelsem sanki ikimizden başka kimse yokmuş gibi hissediyordum. Gülen gözleriyle bana sıcacık bakan Pho'ya en güzel tebessümümle karşılık verdiğimde ikimiz de yeniden Hecor'ı dinlemeye başlamıştık...
Hepimiz o kadar çok gülmüştük ki zaman zaman gözümden yaş bile gelmişti. Drew soluk soluğa gülerken bir yandan da nefes nefese Hector'ın durması için yalvarıyordu.
Ortamdaki gülme krizine son vermek isteyen Seth güçlükle '' kendime kahve alacağım isteyen var mı ? '' diye sorduğunda Hector susmuş, bizde gülme krizimizi yatıştırmaya çalışıyorduk.
Bir süre bekleyen Seth ayaklandığında Drew de onunla birlikte kalkıp bir yandan hala kıkırdayarak '' sana eşlik edeyim kardeşim'' dediğinde ikisi adımlarını mutfağa yönelttiğinde bizde biraz daha sakinleşmiştik ki Hector ,'' bende Seth ne zaman beni sabote edecek diye bekliyordum? '' diye göz devirdiğinde hepimiz yeniden gülmeye başlamıştık...
Hep birlikte sofrayı toplayıp bahçede sıcak havanın keyfini çıkarmak için yerlerimizi aldığımızda Jin '' sanırım çenem çıktı '' dedi ve eliyle çenesine dokunduğunda çok tatlı görünüyordu.
Jin'in söylediği şeyle birlikte tam konuşmaya hazırlanan Hector'ı, Minseok '' eğer tek bir şey daha söylersen sanırım ağzını bantlayacağım... Dur artık Hector '' dediğinde Hector çoktan pes edip susmuş, bizde tam gülecekken Minseok'un tehdit eden bakışlarıyla karşılaşıp durmuştuk. Hepsi o kadar tatlıydı ki buradan hiç gitmek istemiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 YABANCI
Teen Fiction''Güvenliğinizden endişe ediyorum, aynı şehirde oturuyoruz ve eğer izin verirseniz size yardım edebilirim.Amacım size zarar vermek değil, yardım etmek... Bayım,size yardım etmeme lütfen izin verin.'' ...