KEYİFLİ OKUMALAR...
Gözlerimi, saçlarımı okşayan elini hissederek aralamıştım. Ciğerlerim beni etkileyen muhteşem kokusuyla dolarken gözlerimi tamamen açmış ve bana bakan iri gözleriyle karşılaşmıştım. Bana olan bakışlarında onlarca duyguyu saklamaya çalıştığını görürken, bastırmaya çalıştığı en yoğun duygunun endişe olduğunu çok iyi biliyordum.
Uyandığımı görüp, başını tekrar yastığına koymuş beni de kendine çekerek başımı göğsüne dayamıştı. O saçlarımı okşamaya devam ederken, ben ritmik bir şekilde atan kalbinin sesini dinleyip, sıcaklığını hissederek kokusunu unutmamak istercesine içime çekiyordum...
Daha ne kadar bu şekilde sessizce bekleyebilirdik bilmiyorum ama yaklaşık yarım saattir bu pozisyonda beklemiştik. Onun göğsünde gözlerim kapalı bir halde uykuya dalmamak için fazlasıyla mücadele verirken, uykumu dağıtmak için en etkili şeyin gözlerimi açmak olduğunu çok iyi biliyordum.
Nihayet gözlerimi açmaya karar verdiğimde bakışlarımı kısa bir an odanın içinde gezdirmiş ve pencerenin dışında gördüğüm hareketlilikle bakışlarımı oraya sabitlemiştim.
Hareketliliğin ne olduğunu anlamaya çalışırken, kısa bir süre içinde hareketliliğin ne olduğunu anlayarak heyecanla '' kar...Pho, kar yağıyor '' demiştim. Söylediğim şeyle saçımı okşayan eli durmuş ve hafifçe kıkırdamıştı. Tekrar saçlarımı okşamaya başladığında '' evet sevgilim, kar...Akşamdan beri yağıyor'' demişti.
Söylediği şey gördüğüm rüyayı hatırlamama sebep olunca tek bir kelime edememiş, güçlükle yutkunmuştum. Yaşadığım durgunluğu fark eden Phoneix, beni iyice kendisine çekip sıkıca sarılırken '' yanındayım sevgilim, merak etme '' demişti.
Söylediği şeyle sesinden ne kadar endişelendiğini ve korktuğunu anlamıştım. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda yüzüne oldukça yakın bir mesafede olduğumu görüp, gülümsemiş '' yanımdasın. Her zamanki gibi '' demiştim. Verdiğim cevap yüzünü gülümsetirken tekrar konuşmaya başlayıp '' acıktım'' demiştim.
Söylediğim şey çok komik olmasa da, cevabım Pho' yu oldukça güldürmüştü. Ben yüzüne anlamaya çalışarak bakarken o, bir süre daha gülüp başını sağa sola sallamıştı. Dudaklarımı büzüp masum bakışlarla suratına bakarken '' acıkmam komik mi ? '' diye sormuş ve cevaplaması için beklemiştim.
Gülümsemesi normale dönerken, burnumu sıkıp '' hayır sevgilim komik değil '' demişti. Benimle dalga geçtiğini anlayıp söylediğine '' hıhhh ...'' diyerek yataktan çıkmaya çalıştığımda olabildiğince sıkı sarılıp, çıkmama izin vermemişti.
Ben inatla kollarında debelensem de, bunun boşa gideceğini ve sonunda pes etmem gerekeceğini bilsem de, inatla direnmeye devam ederken, Pho, asla müsaade etmeyerek '' benden kurtulamazsın küçük hanım '' demişti ki ona '' görürsün '' diye cevap verip gıdıklamaya başlamıştım.
İlk anda irkilip geri çekilse de, elleri asla gevşememişti. Bir yandan kıkırdarken bir yandan da '' bu yaptığına hile derler...'' diyerek itiraz etmişti.
Ona aldırış etmeyerek '' bana güç uygularken, aradaki fizik kurallarını görmezden gelmekte hile değil mi ? '' diye sormuştum.
Söylediğim şeye güçlü bir kahkaha atıp '' demek öyle, bunu sen istedin sevgilim '' demiş ve aynı şekilde beni gıdıklamaya başlamıştı.
Kısa bir süre dirensem de çokta zorlanmadan beni mağlup edip, yatağa sırt üstü düşürüp, üstüme çıkarak hiç durmadan gıdıklamaya devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 YABANCI
Teen Fiction''Güvenliğinizden endişe ediyorum, aynı şehirde oturuyoruz ve eğer izin verirseniz size yardım edebilirim.Amacım size zarar vermek değil, yardım etmek... Bayım,size yardım etmeme lütfen izin verin.'' ...