Hafta sonum göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti. Yoğun programımın olduğu koca bir haftanın başlangıcı için yeni güne çok erken uyanmıştım. Koşturmacalı geçecek olan bir haftalık programım için çok sıkı çalışacağım bir haftaydı. Şirkette tüm gün toplantıdan toplantıya koşturmuş ve oldukça yorulmuştum. İş çıkışı bir şeyler yemek için rastgele bir restorana girip boş bir masaya oturduktan hemen sonra siparişimi verip, akşam yemeğimin gelmesini bekledim. Beklerken hala bitirmem gereken işleri hallediyordum bilgisayarımda.
Bir süre sonra sipariş ettiğim yemeğim gelmişti ve aşırı acıktığım için hiç beklemeden ilk lokmamı ağzıma koyduğumda, lokmanın ağzımda büyüdüğünü fark ettim. İçimde anlam veremediğim bir sıkıntı vardı. Yavaşça ağzımdaki lokmayı çiğnerken etrafta oturan insanları izlemeye başladım. Kalabalık masalarda sohbet eşliğinde yenen yemekler...Tüm restoranı gözlerimle taradığımda benden başka kimsenin yalnız olmadığını gördüm. Bu kalbimi o kadar çok acıtmıştı ki, ağzımda büyüyen lokmayı güçlükle yutabildim.
Yalnız olmak benim kaderimdi biliyorum ama bunu kabullenmek neden bana bu kadar zor gelmeye başlamıştı. Eskisinden çok daha fazla canımı yakan bu yalnızlık hissi bir süredir şiddetini arttırmış vaziyette canımı sıkıyordu. Zorda olsa bu hislerimi bastırıp yemeğimi yedikten sonra eve dönmüştüm...
Yorucu geçen birkaç günü zorda olsa geride bırakmıştım. Bugün çok yoğun olmadığım için dışarıda ki işlerimi halledip tatlı minik bir kafede kahve içmek için mola vermiştim. Günler sonra harika bir kahve içeceğim için mutluydum. Hele ki kahvemden aldığım ilk yudum beni daha da mutlu etmişti. Kahvemi ağır ağır yudumlarken dikkatimi kahkaha atan bir grup çekmişti. Birkaç kişinin oluşturduğu tahmini bir arkadaş grubunun eğlenerek ve şakalaşarak bir şeyler içtiklerini seyrettim kısa bir süre, onları seyretmeye dalmıştım ki bir süredir hissettiğim o acı yine çökmüştü kalbimin üstüne, bu kez fazla direnemeyip teslim oldum beni ezen bu duyguma, bir anda o masaya olan ilgim dağılmış önümde duran fincanımı izlerken bulmuştum kendimi, daha fazla savaşmak istemeyen gözlerim birkaç damlasını serbest bırakmıştı çoktan. Bu kez direnmedim izin verdim kendime, kalbime, gözlerime...
Keşke bir kardeşim yada bir arkadaşım olsaydı diye geçirdim içimden, yalnız olmak o kadar acı veriyordu ki bana bir tek bu konuda kendimi bu kadar zayıf hissediyordum. Tahmin ettiğimden çok daha fazla ağlamıştım. Göz yaşlarımı silmek için çantamdan peçete almak isterken bir anda gözümün önüne gelen imgeyle Hector'ın bana verdiği kartviziti hatırladım.
Göz yaşlarımı silip kartı elime alıp kısa bir süre baktıktan sonra numarayı aramaya karar verdim. Uzun bir süre çalan telefona kimse cevap vermiyordu. Belki de bir yere sipariş götürmüşlerdir diye düşünerek aramayı sonlandıracaktım ki, aramaya cevap verildi. Telefonun diğer ucunda bana cevap veren kişi Hector'dı. Onun sesini duymak bile şimdiden iyi hissettirmişti bana, konuşmasını keserek '' Hector, ben Tokyo '' dedim ağlamaklı bir sesle, Hector aramamı bekliyormuşçasına '' şükürler olsun sonunda aradın Tokyo, seni o kadar merak ettim ki günlerdir aramanı bekliyordum.'' dedi ve ekledi.'' Neden bunca zaman aramadın? dediğinde ona sadece birkaç gün geçtiğini söyleyebildim güçlükle.
Hector sesimden kötü olduğumu anlamış olacaktı ki ''Sen iyi misin Tokyo, sesin kötü geliyor.'' dedi. Bunu söylediğinde benim için çok endişelendiğini tahmin edebiliyordum. Onu daha fazla meraklandırmadan anlatmaya başladım.'' Sadece sesini duymak istedim '' diyebildim ağlayarak, sesimden dolayı dahada panik olan Hector,'' Tokyo ağlıyor musun sen? '' dedi telaşla, bense gözyaşlarımı silip her şeyin yolunda olduğunu, bir kafede oturup kahve içtiğimi, günlerdir ekisin den daha fazla yalnız hissettiğimi, kafede gülüşüp sohbet eden insanları gördüğümde yalnız olmanın canımı acıttığını, arayacak hiç kimsem olmadığı için onu arayıp sesini duymak istediğimi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 YABANCI
Teen Fiction''Güvenliğinizden endişe ediyorum, aynı şehirde oturuyoruz ve eğer izin verirseniz size yardım edebilirim.Amacım size zarar vermek değil, yardım etmek... Bayım,size yardım etmeme lütfen izin verin.'' ...