Bölüm 42

28 6 6
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...


Kahvaltının ardından hepsini işe yollamış ve hoteldeki günlük işlerden dolayı Minseok ve Jin'e yardım etmiştim. İşlerimiz bittiğinde birlikte salona geçerken Jin, üzerine kalın bir şeyler giymek için odasına geçmişti. 

Biz salonda dinlenmek için boş bulduğumuz yerlere tam anlamıyla yayılırken kısa süre sonra Jin' de gelmişti. Fazlasıyla kalın giyinen Jin, şömineye yakın oturup, ısınmak için kendini iyice toplarken Minseok '' hasta mısın kardeşim ? '' diye sormuştu.

Jin, bacaklarını dahada kendine çekerken '' bilmiyorum ki, fazla üşüyorum ve kendimi yorgun hissediyorum '' diye cevap vermişti. Söylediği şeyle ayağa kalkıp yanına gitmiş ve elimle ateşini kontrol etmiştim. Elimi hızla geriye çekerken '' yanıyorsun Jin '' demiştim. 

Minseok'da, anında gelip kontrol ettiğinde '' Tokyo haklı dostum, ateşin var. '' diyerek beni onaylamıştı. 

Refleks olarak eliyle alnını kontrol eden Jin, bu duruma pekte mutlu olmamıştı. O, üzerindeki hırkaya iyice sarıldığında, elini tutmuş ve buna izin vermemiştim. İkisi de yapmaya çalıştığım şeyi anladıklarında Minseok,a dönerek '' ateş ölçer var mı ? '' diye sormuştum. 

Başıyla beni onaylayan Minseok, tek kelime bile etmeden salondan çıkmıştı. Dakikalar içinde geri geldiğinde hiç beklemeden Jin'in ateşini ölçmüş ve ateşinin 39,5 olduğunu görmüştük. İkimizde korkuyla ona bakarken Minseok, '' kalk dostum seni hastaneye götürelim '' demişti. 

Jin, kolunu geriye çekerken '' adım atacak halim yok dostum, dinlenirsem bir şeyim kalmaz '' demişti. Minseok, hala ikna etmeye çalışırken ben '' soyun '' diye seslendiğimde, ikisinin sesini bastırmak için biraz bağırmıştım.

Şaşkınlıkla suratıma baktıklarında '' bu ateşle bu kadar giyinik olman doğru değil. Üstündekileri çıkar Jin, t-shirtün kalana kadar durma '' demiştim. Elimle Minseok'un omuzuna dokunarak '' merak etme iyi olacak, ben şimdi onunla ilgileneceğim eğer iyi olmazsa o zaman hastaneye götürürüz '' demiştim. 

Başıyla beni onayladığını görünce, bakışlarımı tekrar Jin'e çevirmiş ve hiç bir şey yapmadığını görmüştüm. Güçlü bir şekilde nefeslenerek '' Minseok, Jin'in soyunmasına yardım et ve t-shirtü kalana kadar da durma, sonra da uzanıp dinlenmesini sağla bende mutfakta onun için bir şeyler hazırlayayım.'' demiş ve aceleyle salondan çıkmıştım. 

Mutfağa girer girmez önce güzel bir çorba yapmış ve bitki çayı demlemiştim. Çorbanın altını kapattığımda demlenmesini beklerken, ecza dolabına gitmiş ve işe yarar bir kaç ilaç almıştım...

Hazırladığım tepsiye, ilaçları ve büyük bir bardak suyu da koyduğumda, son olarak var olan meyvelerden sıktığım karışımı da koyup mutfaktan çıkmıştım. Çorbanın soğumamasına dikkat ederek aceleyle yürümüş ve salondan içeri girmiştim. 

Neyse ki Minseok, söylediğimi yapmış ve onu yatırmıştı. Minseok, içeri girdiğimi görünce yanıma gelip elimdeki tepsiyi almış ve ortadaki sehpanın üzerine bırakmıştı. Bu sırada bende Jin'in yanında ki boşluğa oturmuş ve '' nasılsın ? '' diye sormuştum. 

Elini alnına götüren Jin, '' üşüyorum ve başımda çok ağrıyor '' demişti. Ona , iyi olacağını söylediğimde onu, Minseok ile birlikte oturma pozisyonuna getirmiştik. Yavaşça ve ağzını yakmamaya dikkat ederek çorbasını içirmeye çalışırken Minseok'ta biraz daha rahatlayarak tam karşımız geçip oturmuştu. 

Çorbasını bitirdikten sonra hazırladığım meyve suyunu da içmişti. Ağzını güzelce silerken, onu böyle keyifsiz görmek ciddi anlamda üzücüydü. 

7 YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin