KEYİFLİ OKUMALAR...🤍🤍🤍
Ambulans hareketlendiğinde Rex ve Hector koluma girip birlikte benim aracıma ilerlerken, Seth de tam arkamızdan geliyordu. Rex, diğerlerine '' siz hastaneye gidin. Biz de tam arkanızdan geliyoruz.'' demişti.
Araca geldiğimizde Hector, oturmam için yardım etmiş daha sonra da yanıma gelip oturduğunda, bu sırada yanımızdan geçen Minseok ile göz göze geldiğim de Seth de aracı hareket ettirmişti.
Yola çıktığımızdan beri gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Onu kaybetseydim...Diyerek aklımdan geçen düşünceyi sıkıca gözlerimi kapattım açarak dağıtmaya çalışmıştım. Bakışlarım Seth' e kaydığında ellerinin titrediğini, göz yaşlarını silmeye çalışırken görmüştüm. Güçlü görünmeye çalışan Rex'in de çok korktuğunu biliyordum. Hector ise hala gözyaşları içindeydi.
Onları böyle görmek zaten paramparça olan yüreğimi iyice acıtmıştı. Hıçkırıklar içinde '' hepsi benim yüzümden '' dedim cılız ve titreyen sesimle, bunu söylediğim anda ön koltukta oturan Rex arkasını dönerek eliyle bir kaç damla gözyaşımı silip '' saçmalama Tokyo, ne sen nede biz böyle bir şey olmasını ister miydik? Birbirimiz için canımızı bile verecek kadar seviyorken hiçbirimiz bunun böyle olacağını tahmin bile edemezdik. Hem büyük ihtimalle Pho'nun da siniri geçmişti. Bir kaç kere seni aramış saatin geç olduğunu düşündüğü için çalmadan kapatmış, daha sonra da eve gelip bizimle konuşmak istemiş, ne olduysa o sıra olmuş Tokyo beni anlıyorsun deme? '' diye sorunca güçlükle '' eğer bu gece böyle olmasaydı, buna gerek kalmayacaktı '' dediğimde göz yaşlarım daha da artmıştı.'' Bunu bilemeyiz Tokyo, yine de şanslıyız ki o iyi, önemli olan tek şey bu '' dedi ve gözlerimin içine bakarak '' artık hepimiz toparlanmalıyız. Oraya gittiğimizde Pho, bizi böyle görürse daha çok üzülür ve kendini suçlu hisseder. Hiç birimiz bunu istemeyiz değil mi? '' diye sorunca göz yaşlarımı silmeye çalışarak sadece olumlu anlamda başımı salladığımda, Hector başımdan tutup beni kendine çekerek saçlarımın arasına öpücük kondurup geri çekilip göz yaşları arasında güçlükle tebessüm etmişti...
Yaklaşık yirmi dakika sonra hastaneye geldiğimizde biz aracımızı park ederken Pho'yu ambulanstan indirip hızla içeri götürmüşlerdi. Araçlarımızı park edip hepimiz koşar adım içeri girdiğimiz de Pho'nu bir kapıdan içeri girdiğini görünce yanımıza gelen bir hemşire bizi durdurup beklememiz gerektiğini söylemişti.
Biz beklerken Pho'yu sedyeyle sürekli başka odalara girip çıkartıyorlardı. Muhtemelen en ince detayına kadar bakmak istemişlerdi. Bizse sabırla bekliyorduk. Nihayet hemşire tekrar yanımıza geldiğinde, onu odaya götürdüklerini söylemiş ve çok yormamamız gerektiğinin altını çizerek, gerekli açıklamayı doktorunun gelip yapacağını belirtmişti.
Hemşirenin söylediği kata çıkıp oda numarasını bulduktan sonra hiç beklemeden içeri girmiştik. Bizi gören Phoneix, hepimize dolan gözlerle bakıp konuşmaya çalıştığında öksürüklere boğulmuştu. Hızla yanına giden Jin, Pho'yu nazik bir şekilde doğrultup su içmesine yardım ettikten sonra Hector'ın da yardımıyla tekrar yerine yatırmışlardı. Herkes üzgün bakışlarla ona bakarken ben kapıdan gördüğüm andan itibaren gözyaşlarımı tekrar serbest bırakmıştım.
Onu öyle orda rahatsız bir şekilde yatıyor görmek acı verici olsa da yaşıyor olmasına şükrediyordum. Bakışları yatağına tekrar yattıktan sonra bu kez beni bulduğunda gözleri bir çok şeyi anlatıyordu. Güçlükle göz yaşlarımı silmeye çalışıp onu daha fazla üzmek istemiyordum. Kısa bir bakışmadan sonra açılan kapıyla birlikte hepimiz gelen kişiye odaklanmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 YABANCI
Teen Fiction''Güvenliğinizden endişe ediyorum, aynı şehirde oturuyoruz ve eğer izin verirseniz size yardım edebilirim.Amacım size zarar vermek değil, yardım etmek... Bayım,size yardım etmeme lütfen izin verin.'' ...