Bölüm 13

43 9 1
                                    

                                                                                              KEYİFLİ OKUMALAR...


          Bir saatten fazladır yoldaydık. Yol boyunca tek bir kelime bile etmemiştik ve konuşmamak için kendimi zor tutuyordum. Öfkemi kontrol etmem benim için güçtü. Eğer konuşacak olsaydım, Pho'ya karşı kendimi asla ifade edemezdim. Yol boyunca boyun damarlarının sinirden nasıl şiştiğine ve gelene kadar sinirli bir halde nefes alışverişlerini bile kontrol edemediğine şahit olmasaydım kendimi ifade etmekte bu kadar tedirgin olmazdım. Neyse ki nihayet hotele gelmiştik. 

Diğerleri bizi görünce tebessüm ederek ayaklanmışlardı fakat Phoneix oldukça sinirli bir halde arabayı park edip hızlıca araçtan inerek sert bir şekilde kapıyı kapattığında daha da gerildiğimi hatta korktuğumu fark ettim. Öfkemi kontrol etmeye çalışarak ve anlam veremediğim bu durumu daha da karmaşık bir hale getirmemek için sakin kalmaya çalışıp araçtan aşağı indim. Bir iki adım attığımda bacaklarımın güçsüz olduğunu hissederek güçlükle, sert bir şekilde bagajdan eşyaları indiren Pho'nun yanına gittim. Tam bu sırada Seth ve Minseok da bize yardım etmek için geldiler. 

Eşyaları taşırken tam anlamıyla burnundan soluyan Phoneix'i omuzundan tutan Rex ''sorun ne Pho, iyi misin sen ?'' dediğinde Phoneix öfkesini bastırmaya çalışıyordu. Tam bu esnada Hector ''siz kavga mı ettiniz?'' diye sorunca sinir bozucu bir şekilde kahkaha atarak ''hayır kavga falan etmedik.'' dedi. Olanları anlamaya çalışan Rex '' o halde ne oldu? seni bu hale getiren şey ne? '' diye sorunca Phoneix nihayet konuşmaya başladı.'' Sorun yok, sadece Tokyo'nun aşk hayatıyla uğraşıyorum.'' dedi. Ölümcül bakışlarından birini savurarak söylediği cümleyi idrak etmeye çalışırken Hector şaşkın bir halde ''ne...Tokyo'nun aşk hayatı mı? dedi o ''diye mırıldandı.

Hiç beklemeden konuşmaya devam eden Rex'' ne demek istiyorsun Pho, açık konuş. Tokyo'nun aşk hayatı da ne demek oluyor '' dedi anlamaya çalışarak kimsenin konuşmasına izin vermeden ''Phoneix saçmalıyor çocuklar'' dediğimde hemen söze giren Phoneix ''saçmalıyorum öylemi, o halde neden onlara olanları anlatmıyorsun Tokyo, gerçekleri....''sorduğu soruya '' kes şunu Pho, kitapçıdan beri aynı şeyi yapıyorsun...''dedim. 

Diğerlerine göz gezdirdikten sonra '' Gittiğimiz kitapçının üst katı kafeymiş ilk kez gittim oraya ve öyle bir kitapçı olduğunu bile bilmiyordum. Muhtemelen siz orayı biliyorsunuz. O kafenin sahibi sanırım beni kendine yakın hissetti kahve getirdi, sohbet etti, kitap verdi.'' araya giren Phoneix ''aa..evet içinde telefon numarası olan bir kitap'' dedi ve sustu bende yarım kalan konuşmama devam ederek'' evet ama tüm bunlar onun gözünün önünde yaşandı. Böyle davranmasını gerektirecek bir şey olmadı, yanlış bir şey yapmadım ben'' dediğimde cümlelerimin boğazımda düğümlendiğini fark ettim.

Ağlamamak için kendimle savaştığım bir anda Pho bana doğru yaklaşıp gözlerimin en derinlerine bakarak'' eğer müsaade etseydim olacaktı.'' dediğinde artık bu haksızlığa daha fazla direnemeyip ağlayarak ''olacak olan nedir Pho, söyler misin bana...evet gayet yakışıklı ve kibar bir adam beni rahatsız etmeden beğendiğini belli etmiş olabilir. Karşılığı olup olmadığını görmek için de numarasını verdi. Evet doğru, bunun sonunda olacak olan iki seçenek vardı. Ya ona karşılık verebilirdim yada kibarca karşılığı olmadığını söyleyebilirdim. OLACAK OLAN İKİ ŞEY...sen benim karar vermeme bile müsaade etmedin.'' dediğimde cümlemi kesip ''özür dilerim. sanırım büyük bir aşka engel oldum'' dedi gözlerini kırpmadan gözlerime bakarak, gözlerime bakmasına karşılık verdim.

İlk kez gözlerine bakmayı bu kadar çok isteyerek, ona doğru bir iki adım atıp '' lütfen kes artık şunu Pho, eğer isteseydim bu dediğin gibi olurdu. Eğer isteseydim olurdu. Sonuçta ben bekar biriyim öyle değil mi? Ama istemedim. Şuan karşında bana bu açıklamayı yaptırdığına inanamıyorum...Karşında ağlamaktan nefret ediyorum Pho''dediğimde çoktan göz yaşlarıma boğulmuştum. 

7 YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin