Bölüm 46

22 6 0
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR...


Karşımda alaycı sırıtışını görmüş olmasaydım sanırım sinirlerime hakim olmakta bu kadar zorlanmazdım. Pho'yu daha fazla merakta bırakmak istemeyerek derinden nefeslenip '' iyi akşamlar Bay HİLL, sizi bu saatte buraya getiren nedir? '' diye sormuştum. 

Tatlı ve masum görünmeye çalışarak gülümseyen Frank, ki bunun sahte bir gülüş olduğunu ben çok iyi biliyordum. '' Beni içeri davet etmeyecek misin Tokyo ? '' diyerek, sorduğum soruya cevap vermemeyi tercih etmişti. 

Verdiği cevapla yapmak istediği şey çok belliydi. Normal bir zamanda buraya gelseydi onu asla içeri almazdım. Şuan aklınca Pho'nun yanında beni zorlamaya çalışıyordu. Aynı sırıtışla suratına bakıp '' tabi Bay HİLL, lütfen girin '' dediğimde bir anlık suratındaki sırıtış kaybolmuştu. 

O içeri girdiğinde bizde geri çekilmiş ve kapıyı kapatmıştık. Frank, içeri girip bakışlarını bize çevirdiğinde önce boğazını temizlemiş ve konuşmak için dudaklarını aralamıştı. '' Öncelikle tekrar iyi akşamlar diliyorum. Bu saatte rahatsız ettiğim içinde özür dilerim. Misafir olabileceğini tahmin edemedim. ( tabi ya , bu yaptığı asla planlı değildi. Sanki onu tanımıyormuşum gibi konuşmaya devam ederken yemin ederim suratına patlatmamak için fazlasıyla sabırlı davranıyordum. O, bakışlarını Pho'ya çevirerek ) İsmim Frank HİLL, Tokyo'nun çalıştığı ofiste müdürüm. Sizde Bay CLARK olmalısınız '' demiş ve elini uzatmıştı.

Bir süre Frank'ın suratına bakan Pho, tereddütle elini sıkınca ondan pekte hoşlanmadığını anlamıştım. 

El sıkışmaları nihayet son bulduğunda Fank, '' Tokyo' nun son zamanlarda bu kadar mutlu olmasını şimdi daha iyi anlıyorum '' demiş ve bakışlarını bana çevirip daha fazla sırıtarak '' çok şanslısın Tokyo '' demişti. 

Frank'ın susmasıyla elimden tutan Pho, '' burada şanslı olan sadece benim '' diye karşılık vermişti. Bakışlarım birbirimizi bulduğunda tıpkı onun gibi gülümsemiştim. 

Frank, eliyle tempolu bir şekilde alkışlayarak '' harika... '' dediğinde artık daha fazla dayanamayacağımı anlayarak '' neden buradasınız Bay HİLL, bir sorun mu var ? '' diye sormuş ve bakışlarına dikmiştim bakışlarımı, elindeki dosyayı bana uzatarak '' aslıda Angel getirecekti ama benim burada işim olduğu ve şu yardım işiyle alakalı konuşmak istediğim için ben getirmek istedim. Birde oradaki durum, haberlerdeki kadar kötümü ilk ağızdan duymak istedim.'' demişti. 

Tanrım, bu adam bu kadar itici olmayı nasıl beceriyor hiç anlamıyorum. Sanki orada olanlar umurundaymış gibi, sanki gerçekten ilgileniyormuş ve gerçekten merak ediyormuş gibi... 

Dolan bütün öfkemi hala içimde tutmaya çalışırken Pho '' inanın ekranda gördüğünüzden çok daha kötüydü... Orada olmak acı vericiydi ve kalanların cidden yardıma ihtiyacı var ve tüm ülke olarak elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız '' diye karşılık vermişti. 

Eliyle çenesini sıvazlayan Frank, düşünüyormuş gibi yapıp ki asla düşünmediğini ve önemsemediğini çok iyi bildiğimden yüzümdeki tiksintiye engel olamayarak bakıyordum suratına..

Bir süre daha düşünen Frank, Pho'nun omuzuna dokunarak ''haklısın dostum, hep birlikte üstesinden geleceğimize eminim... Neyse sizi daha fazla ayakta tutmayayım, hem saatte epey bir geç oldu '' demiş ve Pho'nun omuzunu tutmaya devam ederek bakışlarını bana çevirip '' dosyada hazırlandığımız işle ilgili eksik belgeler var...senin hazırlıkların bittiğinde ofise uğrarsın Angel ve seninle hazırlıklar ile ilgili minik bir toplantı yapalım olur mu ? '' demişti.

7 YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin