Doğumun üzerinden bir hafta geçmişti.
Evimize gelmiş ve bebeğimi ailem ile büyütmeye başlamıştım.
Eve döndüğümüzden beri her günümüz ayrı bir olaydı.
Bir an bile yanımdan ayrılmayan Hector, günlerdir uyumamış ve bebeğimle gizlice konuşurken bulmuştum.
'' Bak ufaklık seninle bir anlaşma yapmanın zamanı geldi. '' diye başlayan cümlesine hissettiği kokuyla '' hadi ama sen minicik bir bebeksin. Bu koku senden gelemez. '' diyerek burnunu tutarak söylenirken, yaygarayı basan kızımın ağlamasıyla '' bir de bu ses... Tatlım bu ses senden nasıl çıkıyor. '' diyerek söylenmeye devam ederken, daha fazla dayanamayarak ben ve Pho gülme krizine girmiş, bizi gören Hector ise göz devirerek ayaklanıp '' tebrikler Pho, kızın tam anlamıyla sana çekmiş, senin gibi fazla asabi ve gürültücü, insan prensesler kadar zarif olan annesi varken, böyle kaba saba babasına nasıl çeker hiç anlamıyorum. '' dediğinde Pho, gülme krizine girmişti.
Yüzünü bana çeviren Hector '' hiç olmazsa bari biraz bana çekseydi yaaaaaa '' diye söylene söylene odayı terk etmişti.
Bir keresinde kızımın gazını çıkarmak isteyerek kucağına alan Rex, uzun uğraşlar sonucunda bebeğin gazını çıkarmayı başarmıştı fakat yüzü öyle bir ifadeye bürünmüştü ki '' bu sesin ondan gelmediğini söyleyin. '' diyerek hepimizi güldürmüştü.
Bir akşam erkenden gelen Drew, heyecanla bebeğime bakmaya gönüllü olurken, sabahı zor ettiğinde '' bunu hergün nasıl yapıyorsun Tokyo, acilen nöbet listesi oluşturmalı ve görevi senden almalıyız. '' diyerek söylene söylene salondaki koltuğa yığılıp, saniyeler içinde uykuya dalmıştı.
Diğerleriyle de benzer şeyler yaşarken, günler hem eğlenceli geçiyor hemde her günümüz başka bir macera oluyordu.
Tabi en önemli an eve geldiğimiz ve minik prensesimize isim koyduğumuz andı.
Hepimiz o gece bir araya gelmiştik.
Hatta kızımın poposu hiç yer görmedi desem yeridir.
Bir ara kızımın ayaklarını koklayarak seven Minseok, bir süre bebeğimle konuşmuş sonra da bana bakarak '' bebeğin ismini ne zaman koyacaksınız Tokyo, onunla konuşurken ismiyle hitap etmek istiyorum. '' demişti.
İşte o an herkes suspus olmuş ve ağzımızdan çıkacak kelimelere odaklanmıştı.
Bir süre Pho ile bakisirken, bu görevi bana devretmişti sevdiğim adam...
Ailemin üzerinde gezdirdigim bakışlar, son olarak kızımın, mucizemin üzerinde sabitlenmişti.
Onun ay gibi parlayan suratına bakarken, kalbimin erimesine alışmıştım artık...
Düşündüm...
Artık açıklama vakti geldiğinde ise dudaklarım güzel kızımın ismini zikretmek için aralanmıştı.
BİRKAÇ AY ÖNCE
Hector ile bahçe işleri ile uğraşırken epey bir yorulmuştuk.
'' Dilim tam anlamıyla damağıma yapıştı Tokyo ama şu güzel görüntü herşeye değer. ''
Gülümseyerek baktığım adama '' al benden de o kadar ama haklısın Hector buradan bakınca değdiğini görüyüm. '' demiş ve '' taze limonata yapmıştım içer misin? '' diye sorunca aldığım olumlu cevapla tam harekete geçmiştim ki Hector beni durdurmuş ve dinlenmemi isteyerek mutfağa doğru hareketlenmişti.
Dakikalar içinde yanıma gelen Hector, beni ayakta bulunca elimdeki eşyaları alıp '' ne zaman söz dinleyecsin sen. Bak sakın yeğenimi de kendine benzetme sakın. O Hector amcasının sözünden hiç çıkmayacak. '' diyerek elini karnımın üzerine koyarak '' Tokyo, ona isim bulana kadar izin verirsen melegime Ruth, diyebilir miyim? '' diye sormuştu.
İstemsizce '' Ruth mu? '' diye tekrarlarken, o gözlerimin içine dolan gözleriyle bakmıştı.
'' Ben senin en iyi arkadaşınım, Pho ise yoldaşın. Değil mi prenses'' demiş ve başımı salladığımı görünce , yeniden karnıma dokunup, elimide hemen yanına yerleştirip '' o ise her ikisi Tokyo, hem en iyi arkadaşın hemde yoldaşın. Ruth ise en iyi arkadaş ve yoldaş demek, bu yüzden ona izninle böyle seslenmek istiyorum. '' demişti.
Duyduklarım ve hormonlarım yüzünden çoktan göz yaşlarına bogulmuş ve sıkıca en iyi arkadaşıma sıkıca sarılarak '' Hectorrrrrr '' diyerek mırıldanmıştım.
**************************************
Dolan gözlerim istemsizce Hector'a kayarken '' Ruth, meleğimin ismi Hector amcasının hediyesi, anlamı ise en iyi arkadaş ve yoldaş demek o benim en iyi arkadaşım ve yoldaşım değil mi koca bebek '' diyerek Hector' a seslenirken, oldukça duygulanan adam başını olumlu anlamda sallayarak '' benden de iyisi '' diyerek duygusal havayı bastırıp hepimizin yüzünde tebessüm oluşturmuştu.
...
Günler hızla ilerliyor güzel kızım sağlıklı bir şekilde büyüyordu. Sezaryen doğum yapacak olan Yoko'nun doğum tarihi de alınmış ve hep birlikte ailemizin yeni incisinin gelmesi için gün saymaya başlamıştık.
Ben ise bir an önce Yoko'nun doğum yapmasını ve iki kardeşin bir arada büyümesini sabırsızlıkla bekliyordum.
Bu süre içinde Minseok ve Alice arasındaki yakınlık fazlasıyla yoğundu.
William ve Peony ise tam anlamıyla ailenden olmuşlar hatta Peony, Yoko'nun işi birakmasiyla Drew ve Hector ile çalışmaya başlamıştı.
Peony fazla eğlenceli ve iyi bir karaktere sahipti. Tıpkı Drew gibi...
Şimdilik onları sadece ben çok yakıştırıyor olsam da aralarını yapmaya çoktan karar vermiş ve bazı ufak adımlarda atmıştım Yoko ve Angel ile birlikte, yani Yoko'nun yerine çalışmaya başlaması aslında o adımların ilkiydi...
Angel ve Jin de düğün hazırlıklarına başlamıştı.
Merak etmeyin. Tabi ki Jin, Angel'a evlenme teklifi etti.
Nasıl mı ?
Doğumdan sonra bebeğimle oynayan Jin, dayanamayarak '' şunun güzelliğine bak Angel, bende babama olmak istiyorum. Eğer sende anne olmak istiyorsan daha fazla beklemeye gerek yok evlenelim. Zaten sana aşığım, neden bu aşkı ölümsüzleştirmeyelim ki '' diyerek sormuştu.
Aslında haykırdı demeliydim.
Evet düşünülmüş birsey değildi ama bu tam Jin'e yakışan bir hareketti.
Yine kendine yakışanı yapıp, duygularını öylece soyleyi vermişti ve bu sayede düğün tarihi almışlardı.
Seth ve Carol için işler oldukça yolundaydı. Aşkları dolu dizgin ilerliyordu. Evliliği ise okul bitmeden düşünmemeye karar vermişlerdi.
Hector hala yalnızdı ve hiç şikayeti yoktu. Günlerini daha fazla benimle daha doğrusu bebeğimle geçiriyorlardı.
Becca ile Minseok çıktı çıkalı hiç tartışmamıslardı.William ise bir kızla tanışmış ve bizimle tanıştırmak istediğini söylemişti.
İstediği bizi çok memnun etmiş ve hafta sonunu için yemeğe davet etmiştim.
Şimdi ise güzel kızım ile birlikte koltukta oturmuş, minik meleğimin başını omuzuma yerleştirip güzel kokusunu içime çeke çeke başını okşuyordum.
DEVAM EDECEK...
FİNALE COK AZ KALDI VE İÇİM FAZLASIYLA BURUK, GÜZEL BİR FİNALLE BU AİLEYE VEDA ETMEK BENİM İÇİN COK AĞIR. NETİCEDE İLK GÖZ AĞRIM VE SANIRIM BU YÜZDEN BİRAZ AĞIRDAN ALIYORUM.
SİZLERE BİR SORUM VAR DOSTLARIM.
SİZ OLSANIZ NASIL BİR FİNAL YAZARDINIZ? CEVABINIZI BEKLİYOR OLACAĞIM DOSTLARIM.
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI LÜTFEN UNUTMAYIN. 🤍🤍🤍🤍🤍🤍🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 YABANCI
Teen Fiction''Güvenliğinizden endişe ediyorum, aynı şehirde oturuyoruz ve eğer izin verirseniz size yardım edebilirim.Amacım size zarar vermek değil, yardım etmek... Bayım,size yardım etmeme lütfen izin verin.'' ...