Bölüm 23 ❝ DÖNÜM NOKTASI ❞

35.3K 1.9K 1.9K
                                    


Dönüm Noktası
━━━━━━━━━━━━━━━

Konuşmamız bitmiş olmasına rağmen, sonsuz gibi gelen saniyelerin ardından, olduğumuz yerde birbirimize bakarak öylece kalmıştık. Üzerimde bu denli yoğunlaşması ağzımın içindeki ıslaklığı sünger gibi emiyor, kuruluğu zımpara gibi olup yutkunamıyordum. O sırada fark ettiğim iki adam yanımızdan geçeceği sırada Yaman, tuttuğu elimi çekerek beni kendine yaklaştırdı ve o an içinde bulunduğum atmosferden sıyrıldım.

Vücutlarımız birbirine değerken bulunduğumuz konum beni az önceki karmaşadan çıkarıp daha da heyecanlandırmıştı. Fakat Yaman bu durumdan benim kadar etkilenmiş görünmüyor, yanımızdan geçen adamlara dik dik bakıyordu.

Adamlar çıkarken Yaman beni kendinden uzaklaştırdı ve asansöre yöneldik. Onunla gidiyordum fakat aklım az önceki konuşmada kalmıştı. Benimle anlaşmaya tutuşurken sergilediği tavırların aksine, şu an ağzından çıkanlar birbirini hiç tutmuyordu. Ve ben bu adamla nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyordum.

"Yukarıdaki işim fazla sürmeyecek." dedi aramızdaki sessizliği bozarak. "En fazla on dakika, sonra çıkarız."

Asansörün kapısı kayarak açılıp içine girdiğimizde sadece başımı sallamakla yetindim. En üst katta duran asansörden çıkınca, önünde büyük saksıların olduğu çelik kapıya geldik ve yaman zile bastı.

Saniyeler sonra kapıyı genç, sarışın bir kız açtığında Yaman'ı tanımış olacak ki gülerek kenara çekilip, "Buyurun Yaman Bey." diye hitap etti. "Yılmaz Bey içeride sizi bekliyor."

Geniş sayılacak, ferah koridordan geçtiğimizde, sekreter olduğunu düşündüğüm kız, bir odanın kapısını açarak geçmemiz için eliyle içeriye buyur etti.

Kapının tam karşısında bulunan büyük, geniş masanın ardında oturan takım elbiseli adam bizi görünce mesafeli bir gülümsemeyle ayağa kalktığında, "Kimleri görüyorum?" dedi, masanın etrafından dolanıp yanımıza gelirken. "Acil durumlarda olmasa kapımızı çalmayacaksın." Adamın gözleri bir an elimize kaymış daha sonra tekrar Yaman'a yönelmişti.

Yaman, elimi bırakıp oturmam için masanın önündeki koltuklardan birini işaret etti ve yanına gelen adamın uzattığı elini sıktı. "Bu işler böyle yürüyor bilmiyor musun?" siye konuşurken sesi alayla harmanlanmıştı. "Fazla vaktimiz yok otur hadi, konuşup çıkacağım."

"Yangından mal kaçırmaya mı geldiniz?" diye sordu, Yılmaz denilen adam ahizeyi kulağına götürürken. "Ne içersiniz?"

Yaman, oturduğum koltuğun karşısına oturup, birkaç saniye gözlerime baktığında, cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal alıp dudaklarına yerleştirmeden önce göz kırparak başını sarstı. "Ne içmek istersin?"

Yerimde rahatsızca kıpırdanıp başımı adama çevirdiğimde, "Çay olsun." dedim gülümseyerek ve gözlerim tekrar Yaman'ı buldu.

Sadece bir anlığına bakışlarımı koparmıştım ve çehresi anında keskinleşmişti. Kısılan gözlerini üzerimden çekmeden yaktığı sigaranın dumanı boşluğa savururken arkadaşına dönüp, "Aynısından." dedi imalı bir tonlamayla.

Adam telefonun ucundaki kişiye çayları getirmesini rica ederken, Yaman'ın bana kayan bakışları sertleşmiş, gülümsemem solmuştu. Bu his sanki tenime iğne batıyormuş gibi bir etki bırakıyordu ve ben, Yaman'ı kızdıracak ne yapmıştım onu bile bilmiyordum. Daha fazla ürkütücü bakışlarına maruz kalmamak için gözlerimi odanın içinde gezdirdim. En üst katta olmasının sebebiyle aydınlık, ferah bir görüntüye sahipti fakat Yaman'ın üzerimde hissettiğim bakışlarıyla bu ferahlıktan nasibimi alamıyordum.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin