Bölüm 42 ❝ DOKUN BANA ❞

50.1K 1.9K 2.3K
                                    

Dokun Bana
━━━━━━━━━━━━━━━

Ali'nin eşliğinde çıktığım alışverişten sonra nihayet eve dönmüştük. Düğünde giyeceğim kıyafetin dışında birçok eksiğim aklıma gelmiş ve hazır dışarıya çıkmışken hepsine el atmıştım, sonuç olarak ayaklarıma kara sular inmişti. Yaman'a benimle gelmesi için ısrar etmiştim fakat şu an iyi ki de gelmemiş diyordum. Çünkü ben, mağazaları tek tek dolanırken Ali bile bezmiş görünüyordu, bana çok belli etmemeye çalışsa da anlamıştım. Beraber çıkmamızın nedeni ise kesinlikle güvenlik açısındandı. Sessizliğini koruyan Ekrem'in ne işler çevirdiğini bilmiyorduk ama uslu durmayacağını en az Yaman kadar ben de bildiğim için Ali'yle gitme fikrini hemen kabul etmiştim.

Yaman mekâna gitmişti ve ancak akşama doğru işinin biteceğini belirttiği için dışarıdaki korumaları saymazsak şu an evde yalnızdım. İşi bitince gelecek ve düğüne gidecektik fakat banyodan çıkmış evde bornozla gezerken hâlâ hazır değildim.

Kendime yaptığım kahveyi yudumladığım sırada mutfak masasının üzerindeki telefonum çalmaya başladı. Arayan ise Yaman'dı.

"Efendim, sevgilim."

"Hazır mısın? Birazdan çıkıyoruz." dedi, arkadan gürültülü sesler geliyordu. "Sezgin İnci'yi almaya gidecek, yarım saate ben de evde olurum."

Yarım saat mi? Daha hazır bile değildim!

"Tamam, yarım saate kadar hazırlanırım." dedim. Alt tarafı üzerimi giyinip saçlarımı yapacaktım değil mi? Her hâlde yetiştirirdim. Yani en azından öyle umuyordum.

"Takı olarak ne vereceğiz?" diye konuştu. "Var mı aklında bir şey?"

Dibinde iki yudum kalan kahveyi evyenin içine döküp merdivenlere doğru ilerlerken, "Bilezik takarız, olmaz mı?" dedim. "Sen de gelirken uğrayıp alırsın."

Hiç düşünmeden, "Tamamdır." diye konuştu. "Hadi sen hazırlan aradığımda kapıya çıkarsın."

Kafadan on dakika daha kazanmanın verdiği mutlulukla merdivenleri aşıp odaya geçtim. Yaman ise çalışanlardan birinin sorduğu soruyu yanıtlıyordu.

"Tamam, sevgilim." diyerek görüşmeyi sonlandırdım ve telefonu yatağın üzerine attım. Takı işini de hallettiğimize göre geriye bir şey kalmamıştı.

Üzerimdeki bornozdan kurtulup iç çamaşırlarımı üzerime geçirdiğimde ise saçlarımı saran havludan kurtulup düğün için aldığım elbiseyi üzerime geçirdim. Siyah, sade ama son derece şık duran elbisenin kalın askıları vardı ve belimi saran kumaşı aşağıya doğru bollaşıp dizlerimin hemen üzerinde bitiyordu. Hiç aksatmadığım kişisel bakımımı yaptığım içinse bacaklarım yine pürüzsüzdü. Losyonlo bacaklarımıda nemlendirip aynanın karşısına geçtim.

Şu anlık sadece saçlarım kalmıştı. Koyu kahve tonlarında ki saçlarımı kurutup saç düzleştirme makinesiyle yavaş yavaş düzleştirmeye başladım. Uzun saçlarımla büyük bir uğraş verip sonunda istediğim görüntüye sahip olduğumda açık renkli cildime nemlendirici sürerek bir parça fondöten uyguladım. Elâ gözlerimi çevreleyen kirpiklerimin diplerine siyah bir kalem çekmek fazlasıyla yakışıyordu, fakat kendimi bildim bileli sadelikten yana olduğum için kirpiklerime sadece rimel sürmeyi tercih ettim. Açık kahve tonlarında ki mat bir ruju dudaklarıma sürerek, yanaklarımı hafifçe renklendirdiğimde ise artık hazırdım. Üstelik tüm bunları yarım saatte yaptığım için kendimi tebrik etmem gerekiyordu.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin