Bölüm 41 ❝ "SADECE SENİN RÜYALARINA GİRMİYOR" ❞

28.2K 1.7K 1.5K
                                    


Sadece Senin Rüyalarına Girmiyor
━━━━━━━━━━━━━━━

Telefonumdan açtığım şarkıya eşlik ederken bir yandan da Sezgin'in közlediği patlıcanları soymuş salatasını yapıyordum. Yaman ise bahçede yaktığı mangalın başındayken bile telefon elinde, hâlâ mekânın sorunlarıyla ilgileniyor, evdeyken bile işiyle uğraşmayı başarıyordu. İnci'de içeride bunaldığını söylemiş, mevsim salatasının malzemesini alarak yanlarına çıkmış ve beni mutfakta tek başıma bırakmıştı. Bense ince ince kıydığım sivri biberlerin ardından soğanlara geçtiğimde artık acıların çocuğu olmuştum. Sanırım şarkıyı değiştirip daha içli bir şeyler açmam gerekiyordu çünkü resmen ağlıyordum.

Doğrama tahtasındaki soğanları diğer malzemelerin yanına aldığımda, belime dolanan kollar ile çığlık atmamla birlikte Yaman'ın gür kahkahası mutfakta yankılandı.

"Ya ne yapıyorsun!" dedim sitem ederek. Bir yandan yanan gözlerimi elimin tersiyle silerken burnumu çekiyordum. "Bir gün senin yüzünden kalp krizi geçireceğim."

Yaman, başını eğip burnunu yanağıma sürttüğünde, "Biz de senin yüzünden işitme organımızdan olacağız." dedi benimle dalga geçerek. "Mutfakta kimse kalmadı, güzelim. O muhteşem sesinle herkesi başından dağıttın."

Güzel bir sesimin olmadığını elbette biliyordum. Eskiden de ne zaman bir şeylerle uğraşırken şarkı söylemeye başlasam Cihan hiç üşenmeden yanıma kadar gelir susmam için ağzımı kapatırdı.

Doğrama tahtasını tezgâhın üzerine bırakıp dirseğimi Yaman'ın boşluğuna gömmek istedim ancak bunun sonucunda ne olacağını kestiremediğim için bu eylemi aklından sildim. Çünkü en son ona omuz attığımda neredeyse kendi omzumdan oluyordum!

"Aman." diye konuştum, sesime küçümseyeci bir hava katarak. "Ben de sanki senin mekânında solistlik yapıyordum."

Hınzırca gülümsediğini yanağıma değip gerilen dudaklarından anladım. "Seni elinde mikrofonla şöyle bir düşündüm de..." Kısa bir es verdikten sonra, "Allah korusun!" dedi abartıyla. "Hiç şansımız yok."

"Ha ha ha çok komiksin!"

Kollarının arasından çıkıp musluğu açtığımda, ellerimi yıkayıp havlu kağıttan birkaç tane kopardım ve yönümü ona çevirip ellerimi silmeye başladım. "Yeterince eğlendiysen ben şunları götüreyim. Cihan ve Ayşe birazdan burada olurlar."

Sanki az önce benimle alay eden o değilmiş gibi daha Cihan'ın adını duyar duymaz yine suratı asıldı. "Niye adresi konum atmıyor bu herif illa eve mi getirecek davetiyeyi?" diye sordu homurdanarak. "O değil ona özel sofra hazırlamana acayip sinir oluyorum haberin olsun. Üstelik bana yaktırdın mangalı, resmen elimle besliyorum herifi."

Elimde buruşturduğum havlu kağıdı top hâline getirdiğimde, yüzüne fırlattım fakat hızlı bir şekilde yakaladı. "Ya sen ne huysuz bir adamsın?" dedim. "Niye ufak tefek şeylerin hesabını yapıyorsun? Yak işte mangalı eline mi yapışacak?"

"Eğer sana sarılırken sülük gibi yapışmaya devam ederse bence boynu elime yapışacak." diye konuştu dümdüz bir sesle. "Hiç sevmediğim hareketleri yapıyor."

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin