Bölüm 47 ❝ İHANET❞

26.4K 1.5K 2.2K
                                    

Canlarım dün gece acildeydik kızım rahatsızdı. Burayla ilgilenemedim lütfen kusura bakmayın. Şimdi fırsat buldum ve hemen bölümü paylaştım. Sıradaki bölüm için yine 1200 vote ve 2k yorum rica ediyorum. Sizleri çok seviyorum yeni bölümde görüşmek üzere hoşçakalın 🖤


İhanet
━━━━━━━━━━━━━━━

Yaşananlar karşısında düşünme yeteneğini kaybeden beynimi zorlayıp ekrana baktım. Arayan Ali'den başkası değildi. Fakat attığım mesaja karşılık olarak yazılan cevapta yine bu telefondan gelmişti. İçimde bir anda boy veren şüphe filizleri ile telefonu yeniden kulağıma götürdüğüm sırada, dalgın bakışlarım bana sırtı dönük olan Murat'a kaydı. Allah aşkına neler dönüyordu?

Tam Ali'ye cevap vereceğim sırada Murat'ın bana dönmesiyle elimdeki telefonu gördü ve kaşları derinden çatıldı. "Kiminle konuşuyorsunuz?"

Bense istemsizce geriye doğru adımlayıp ona kuşkulu gözlerle bakarken, "Kimsin sen?" diye sordum.

Hattın ucundaki Ali yüksek sesle bir şeyler söylüyordu ama zerrelerimi saran şüphe karşısında adapte olamıyordum. Yaşadığım korku, parmak uçlarımdan saç diplerime kadar sarıp iliklerime kadar işlemişti.

Bakışlarındaki buz gibi ifade kanımı dondururken panikleyerek arkamı dönüp koşmaya başladım ancak ardımdan atılan iki el ateş sesi adımlarımı bıçak gibi kesip yeniden arkama dönmeme neden olduğunda yutkunarak baktım.

Murat, havaya doğrulttuğu silahını usulca bana yöneltirken, "Canını yakmak istemiyorum." diye konuştu sakince. "Eğer tekrar koşmaya kalkarsan seni öldürmem ama yaralarım, emin ol."

Bir yandan üzerime gelirken gözlerini bir an gözlerimden ayırmıyordu. Bense korkudan ve panikten hızlanan kalbimin gürültüsüyle soluk soluğa kalmış öylece bana gelişini izliyordum. Şu an kaçmaya çalışmam yersiz bir çaba olacaktı.

Murat'ın sözleri kalbimin ritmini telaşla artırırken, endişe dolu bir sesle, "Kimsin sen?" diye konuştum. "Ne istiyorsun benden?"

Hiçbir şey olmamış gibi yanımda durduğunda elimdeki telefonu alıp ileriye fırlattığın da, "Ben bir şey istemiyorum." dedi ve bileğimi tutup yürümeye başladı. "Birazdan sorularının cevabını alacaksın. Yürü hadi."

Beni çekiştirerek yürümemi sağlarken, "Nasıl ekmek yediğin kabı pisletiyorsun?" diye tısladım. "Yaman bu yaptığını yanına koyar mı sanıyorsun?"

Başını hafifçe çevirip bana baktığında alay edercesine güldü ve cevap vermeden yürümeye devam etti. Bense hâlâ başıma gelenlere inanamıyordum. Yaman bu ihaneti öğrendiğinde onu asla sağ bırakmazdı.

Yaman.

İsmi zihnime düştüğünde içim acıyla sızladı. Kim bilir şimdi ne yapıyordu? Alı konulduğumu öğrendiğinde taş üstünde taş bırakmayacağını biliyordum. Allah'ım nasıl kurulabilirdim ki?

İlerleyip mezarlığın çıkış kapısına yaklaştığımızda siyah bir araç gördüm. Dışarıda bekleyen iki adam dışında kimse yoktu fakat beni kime götüreceğini az çok tahmin etmiştim. Başkası da olabilirdi ama aklıma ondan başkası gelmiyordu. Bizimle hesabı bitmediği için muhtemelen Yaman'ı benimle tehdit edecekti. Beni kullanarak ona zarar vereceklerini düşünmek bile bir an için kalbimin telaşla çırpınmasına neden oldu. Ne olursa olsun buna izin veremezdim.

TESLİMİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin