Bölüm | 5

8.8K 471 130
                                    

AŞM| Bölüm: 5

İki uçlu duygunun kör düğümünde nefesleniyordum ben. Bir ucu nefret, bir ucu şehvet.

Anna Meryem Aksel

Ne çok kandırmıştım kendimi ne de çok inanmıştım aşk masallarına.

Oysaki ben aşkı bilmezdim ki!

Bilmediğim bir duygunun müptelası oldum. Peşinden sürüklendikçe sürüklendim. Koştum, hem de deli gibi. Uğrunda kaybettiklerimi fark etmedim bile. Nihayetinde kaybedecek hiçbir şeyim kalmayınca durdum, durmak zorunda kaldım.

Gözlerimden birer damla yaş aktı, burnumun ucundan, başımın altına sıkıştırdığım ellerimin üzerine düştü. Gözlerimi kapattım, derin derin nefes alıp verdim. Ağlamanın bir faydası yoktu bana. Kaybetmiştim ben, hem de çok zaman önce. Direnmenin ne anlamı vardı ki? Ağlamanın da...

Uyanalı birkaç dakikadan fazla oluyordu. Kafamı kaldırmaya cesaret edemediğimden, göz ucuyla görüp görebildiğim tek şey komodinin üzerindeki saatin dokuzu geçtiğiydi. Düşüncesi dahi tüylerimi diken diken eden şeyi yaşamıştım ben dün gece.

Nitekim dün gece Seyyid Han Cihanşah ile aynı odada kalmıştım!

Ben korkuyla yatakta uzanırken, o tüm gece pencerenin önündeki koltukta oturmuş, öylece bomboş bakışlarla dışarıya izlemişti. Konuşmamış, tek kelime etmemişti ki benim de cesaretim yoktu tek kelime etmeye. Uzunca bir süre uyuyamamıştım, en son hatırladığım şey hâlâ oturuyor oluşuydu.

Zihnimde milyon tane soru vardı ve hiçbirinin cevabı yoktu. Tüm cevaplar kara bir kutudan farksız olan adamdaydı. Lâkin o değil bana cevap vermek, aklımdaki soruları sormama dâhi müsaade etmezdi, biliyordum.

Offf, ne yapacağım ben?

Karısıyla yaptığı konuşmadan sonra, kendimce varsaydığım ihtimallerin üzerini çizmek zorunda kalmıştım. Nitekim Seyyid Han Cihanşah baba olamadığı için bebeğimi istiyor değildi. Bilâkis yıllardır baba olmak istemiyordu, bunu çok isteyen karısına rağmen. İyi ama niye?

Kendi canından, kanından bir çocuğa sahip olmak varken, karnımdaki bebeğe babalık etmek istemesi çok saçma, değil miydi?

Tabii bebeğin gerçek babasını bilmiyorsa!

Hayır...

Bunu bilmesinin mümkünü yok.

Korkuyla omzumun üzerinden pencere kenarındaki koltuğa baktım. Karşılaştığım boşlukla kaşlarım çatılırken, hızlıca doğruldum uzandığım yerden. Odanın içine gelişigüzel göz gezdirdim. Aralık banyo kapısına dikkat kesildim. Hayır, yoktu. Ben uyanmadan önce çıkmış olmalıydı.

Aklım almıyor, resmen odada Seyyid Han Cihanşah varken uyumuştum!

Düşüncelerim bana rahat yüzü vermeyince, üzerimdeki örtüyü kenara attım ve ayaklarımı yataktan yere indirdim. Saçlarım enseme yapışmıştı, oda sıcak değildi ancak ben fazlasıyla gergin olduğumdan olsa gerek terlemiştim. Duş alabilirdim, sıcak su hem bedenime hem de sinirlerime iyi gelirdi.

Hümeyra'nın dün benim için getirdiği kıyafetleri kontrol ettikten sonra banyoya doğru yürüdüm. Banyoya girdim, kapıyı arkadan kilitledim ve duşa kabine doğru yürüdüm. Sıcak suyu açtıktan sonra aynanın karşısına geçtim, üzerimdeki geceliği bir çırpıda çıkardıktan sonra iç çamaşırlarımla durdum ve aynadan kendime bakmaya başladım. İçe çökmüş omuzlarım, hamilelikten dolayı olması gerekenden daha büyük olan göğüslerim, sayılacak gibi olan kaburgalarım, çıkık karnım, yara bere içindeki bacaklarım, soluk tenim...

ALABORA | Şah & Mat ✔ ( Bölüm olarak düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin