"Behice..."
Duyduğum sesle gözlerimi panodan çekip sesin geldiği yöne döndüm. Sınıftan Muzaffer bana doğru geliyordu. Anlamadım.
"Birkaç gün okula gelmedim, neler olmuş okulda." dedi şaşkınlığını gizleyemeyerek. Kavgada o yoktu.
"Çağan ve ben hariç sınıf uzaklaştırma cezası aldı."
Başını salladı düşünceli hâlde. Önüme döndüm. Pano bitmek üzereydi. Çağan birazdan gelir herhalde.
"Sınıfla ilgim yok ama seninle bir sıkıntım yok, Behice. Birkaç defa görmüştüm sana karşı ileri gittiklerini. Açıkçası canımı sıkıyordu."
Kağıdın kalan köşesini iğneleyip başımı çevirdim dalgınca. Beklentili hâlde bana bakıyordu.
"Kusura bakma, dalmışım. Ne demiştin?"
Gülümsedi. "Diyorum ki seninle bir sıkıntım yok, sınıfın ileri gitmesine kızdım."
Başımı salladım.
"Anlıyorum. Çağan da senin gibi düşünüyor." deyip önüme döndüm.
"Yardım edeyim mi? Yukarlarda zorlanırsın-"
"Sen bir geri çık. Bu ceza, ikimizin cezası."
Hızla yanıma döndüm. Çağan, Muzaffer'in kolundan tutup geriye itti. Aramıza geçtiğinde çatık kaşlarıyla karşılaştım. Elindeki kağıtları bana uzatıp başını kaldırdı. Her an bomba gibi patlayacak bir hâli vardı. Yutkundum.
"Hazırlayıp geldim. Bak bakalım, beğenecek misin? Dediğin gibi pembe fosforlu kalemle belirginleştirdim harfleri."
Başımı hafifçe salladım. Gözlerim Muzaffer'e gittiğinde ona bakmamı bekliyormuş gibi konuşmaya başladı.
"Neyse, Behice. Görüşürüz sonra."
Kendisine arkası dönük olan Çağan'a bakıp gitti yanımızdan. Çağan'a döndüğümde göz göze geldim. İfadesi değişmemişti lakin gözleri kızarıktı. Dudaklarımı aralayacağım vakit gözlerini kaçırıp panoya döndü.
"Geri çık, şunları asıyım." dedi sert çıkan sesiyle. Kaşlarımı çattım.
"Ne oluyor, Çağan? Neden bu kadar sinirlisin?"
Pano ile ilgileniyordu.
"Sinirli değilim ben. Başım ağrıyor sadece."
"Otur, ben asarım. Bu hâlinle uğraşma." dedim sert çıkışımdan rahatsızlık duyarak. Pano güzel olsun diye uğraşmıştı bu hâliyle. Bilseydim kendim yapardım, dinlenirdi.
"Az kaldı zaten. Sen otur. Çok yoruldun."
Öncesine nazaran sesi yumuşak geliyordu. Yüzüme bakmıyordu. Bir tuhaflık vardı onda. Düne kadar her dediğime gülümsüyor ve gülüyordu.
"Behice otur hadi." deyip yüzünü bana döndü. Sert çıkışıyla sertçe yutkundum. Durdu. Sonra birden gülümseme yerleştirdi yüzüne. "Yani oturur musun? Panoda rahat edemiyorum."
Bir şey demeden geri çıktım. Koridordaki sandalyeye oturup gözlerimi masaya çevirdim.
Kendimce umut bağlamıştım işte. Arkadaşımın olabileceği düşüncesi oluşmuştu. Sınıftakiler karşı dururken o arka çıkmıştı bana. O da sınıftakiler gibi bana acıyor mu?
Buğulanan gözlerimi kırpıştırdım alel acele. Herkes gibi o da bana arkadaş gibi yaklaşmak istemiyor. Çok mu sıkıcı biriyim?
Neden yanımda bana güvenebilecek biri arıyorum ki? Şimdiye kadar hiç arkadaşım olmadı zaten. Şimdiden sonra olmasının bir anlamı yok. Sanırım ona gereğinden fazla güven duydum. Ne gerek vardı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Behice
SpiritualÜzülmeyeceğim. Beni üzmelerine izin vermeyeceğim. Ben annem ve babamın kızıyım. Çok güçlüyüm ben. Babam için güçlü duracağım. Kendim için güçlü duracağım. Ben Behice Çevik. Bu dünyada sadece ben ve Rabbim var. Annemi seviyorum. Babamı seviyorum. Ded...