"Hocam beni çağırmışsınız."
Rasim hoca yanındaki sandalyeyi çekip oturmam için işaret etti. Oturdum. Öğretmenler odasındayım.
Gözlerimi öğretmenler odasında kısa bir gezintiye çıkardığımda kimi hocanın bu tarafa doğru baktığını fark ettim. Gülden hoca memnuniyetsiz bakıyordu yüzüme. Dün son saat sınavımı yapıp verdim kağıdımı. Kötü kötü bakmıştı sınav boyunca. Müdür devreye girdiği için sınav yaptığını söyledi bana. Umursamadım.
"Dün fırsat olmadı."
Rasim hocanın sesiyle yanıma döndüm. Önündeki kağıda bir şeyler yazıyordu. Kağıda dikkatli baksam da bir şey anlamadım.
"Pazartesi sınavınız var. Diğer şubelerle aynı gitmediğim için sizde hangi konuda kaldığımı bilmiyorum. Not alırdım normalde ama almamışım. Hangi konuda kaldık kızım?"
"En son hikâye işliyorduk, hocam. Daha bitmedi."
Başını sallayıp edebiyat kitabını önüme bıraktı.
"Kitaptan gösterebilir misin yerini?"
Başımı sallayıp gülümsedim. Kitabın sayfalarını değiştirirken konuları tekrar ediyordum sanki. En son işlediğimiz sayfayı görünce durdum. Rasim hocanın önüne kaydırdım kitabı. Yerini gösterdim.
"Burda kaldık hocam."
Dikkatle bakarken memnun hâlde başını salladı.
"Çok da geride kalmamışız."
Gülümsedim. Önündeki kağıda not aldı. Sınav zamanı öğretmenler için stresli geçebiliyor. Bazı öğretmenlerde gözlemlediğim öyle.
"Hayırdır Rasim hocam? Sende mi sınav için çağırdın Behice'yi?"
Feyyaz hocanın neşeli gelen sesiyle başımı kaldırdım. Çağan, Feyyaz hocanın beni çağırdığını söylediği gün aklıma geldi. Feyyaz hoca da nerde kaldığımızı sormuştu sınav için. Sınav zamanları birkaç hoca bana konu olarak nerde kaldığımızı sorardı. Bu durum beni mutlu ediyor. Beni derslere ilgili biri olarak gördüklerini düşündürüyor ve bana güveniyorlar. Bu çok kıymetli.
"Öyle oldu, Feyyaz hocam." dedi gülerek Rasim hoca. Gülümsedim. Rasim hoca bana döndüğünde dikkat kesildim.
"Sağ ol, kızım. Gidebilirsin. Arkadaşlarına söyle, işlediğimiz yere kadar sorumlusunuz. Çoktan seçmeli soracağım."
"Tamam hocam, kolay gelsin size."
Rasim hoca memnun hâlde başını salladığında yerimden kalkıp oturduğum sandalyeyi düzelttim. Başımı dalgınca kaldırdığımda Gülden hoca ile göz göze geldim. Öfkeli bakışlarını üzerimde tuttu bir süre. Sonra yüzünü çevirip yanına döndü. Üzerinde düşünmeden çıktım öğretmenler odasından. Yani gerek yok.
Merdivenleri bitirip sınıfa doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde ders zili çaldı. Sınıfa girdim. Birkaç kişi vardı sadece. Sınıf dolsun, duyuru yaparım. Sırama geçtim.
Ders İngilizce. Gerekli eşyalarımı sırama çıkardım. Gözlerimi sınıfa çevirdiğimde neredeyse dolmuştu. Yerimden kalkıp tahtaya geçtim.
"Duyuru yapacağım." dedim sesimi herkesin duyacağı şekilde ayarlayarak. Dikkatleri üzerimde topladığımda dudaklarımı araladım.
"Biliyorsunuz pazartesi günü Edebiyat sınavımız var. Sınavda, işlediğimiz yere kadar sorumluyuz. Çoktan seçmeli olacak. Rasim hoca söylememi istedi."
"Çoktan seçmeli nasıl oluyordu?" diye sordu biri. Kutay umursamazca cevap verdi.
"Test şeklinde olacak."
Duyurunun anlaşıldığını düşünerek sırama geçmek için yerimde kıpırdandığımda Doğa'nın sesiyle duraksadım.
"Kaç soru olacak Behicecik? Rasim hoca her şeyi söylemiştir sana. Soruları bile biliyorsundur. Ne de olsa Rasim hoca toz kondurtmuyor sana."
Kendime engel olamayıp gözlerimi devirdim.
"Ne biliyorsanız o kadar biliyorum. Kendini benimle uğraşmak için yorma istersen."
Gözlerimi dalgınca çevirdiğimde Kutay ile göz göze geldim. Gözlerini kırpmadan bana bakıyordu. Sonra genişçe gülümsedi. Kaşlarımı çatıp gözlerimi kaçırdım. Sırama geçtim. Gözlerim Çağan'ın sırasına kaydığında yerinde yoktu. Kopya olayı ile uğraşıyordu. Bugün birkaç defa müdürün yanına gitmişti. Sınıfa geldiğinde söylerim ona duyuruyu.
"Yani açık ol kızım." dedi Doğa rahat tavırda. "Duygu sömürüsü yaparak bütün hocaları etrafında topluyorsun. Neden bize sormuyor ki hocalar mesela? Ne olursa hemen Behice. Behice'yi kayırıyor, Rasim hoca. Biz boşuna mı duruyoruz sınıfta? Niye bizi çağırmıyor? Haklı değil miyim arkadaşlar?"
Sınıfta yükselen uğultularla gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Onaylayan sesler vardı. Kimisi de destekler cümleler kuruyordu.
"Bunu bana değil, Rasim hocaya sor." dedim ciddiyetle. Boş boş yüzüme bakarken önüme döndüm.
"Sence niye bizi çağırmıyor? Bunu düşünüyor musun bir de Doğa?" dedi umursamazca Kutay. "Lise boyunca hocaların çoğu hep Behice'ye soruyor. Çünkü Behice düzenli ve derslerine ilgili-"
"Okulun birincisisin, Kutay. Sana bile sorar soracak hoca."
Kutay tamamen arkasına döndü.
"Dersi derste dinlerim ben. Doğru düzgün kitap bile getirmem. Boş tartışmaya sokma beni. Herkes neyin ne olduğunu biliyor, fitil verme sınıfa."
Ortamda oluşan sessizlikle önüme döndüm. Nihayet birisi bir şey anladı.
"Behice'ye olan aşkın gözünü kör etmiş. Yazık." dedi Doğa öfkeyle. Sonra Kutay'ın sesini duydum.
"Eder etmez, seni ilgilendirmez. Başkalarıyla uğraşmayı kes artık. Hele Behice'ye karşı kötü hareketini görmeyeceğim."
İngilizce kitabını açıp metin okumaya başladım içimden. Hiçbiri umrumda değil.
"Bak Çağan da geldi. Hadi Çağan'ın yanında söyle bunları."
Çağan?
Başımı kaldırdığımda Çağan ile göz göze geldim. Gülümsüyordu. Gülümsedim hemen. İyi haber?
Gözlerini ciddiyetle başka tarafa çevirdiğinde duraksadım. O sırada Doğa'nın sesi geldi kulağıma.
"Sen yokken Kutay, Behice'yi korudu. Sen geldiğine göre sıra sende. Prenses daldan dala atlıyor mübarek." deyip güldü. Kaşlarımı çattım. Bu kızın sorunları var.
"Ne biçim konuşuyorsun sen!" dedi sert sesiyle Çağan. Kutay devam etti. "Kızım sana hiç ilgi göstermiyorlar mı?" dediğinde Doğa'nın yüzü düştü. Huzursuzca yerimde kıpırdandım.
"Bana böyle konuşamazsın!" dedi sinirle Doğa. Kutay'ın umrunda değildi. Gözlerim Çağan'a gittiğinde bana baktığını fark ettim. Sonra sınıfa döndü.
"Aranızdan biri sırama kopya koydu, biliyorum. Kimin fikri olduğunu tahmin ediyorum ama bunun üzerinde düşünmenin anlamı yok. Bugün yeniden sınav olacağım. Bu kopya olayı yeniden tekrarlanmaz umarım. Üzerime atılan suçu sineye çekecek değilim."
Duyduklarımla sevindim. Çağan yeniden sınav olacak ve hakkı yenmeyecek.
Sınıfta oluşan uğultularla gözlerimi Çağan'a çevirdim. Sırasına geçti. Memnun hâlde önüme dönerken Kutay'ın bana baktığını fark ettim. Gözlerinde hüzün vardı. Önüme döndüm hemen. Herkes için farklı hayat biçiliyordu ve bunu zamanla öğrenecektik. Bana biçilen hayat bambaşka olacaktı.
🕊️
Bölüm nasıldı?
Düşünceleriniz?
Behice'nin hikayesinde neler göreceğiz acaba?
Sizi diğer çalışmalarıma da beklerim :)
Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz. Selamün Aleyküm 🕊️🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Behice
SpiritualÜzülmeyeceğim. Beni üzmelerine izin vermeyeceğim. Ben annem ve babamın kızıyım. Çok güçlüyüm ben. Babam için güçlü duracağım. Kendim için güçlü duracağım. Ben Behice Çevik. Bu dünyada sadece ben ve Rabbim var. Annemi seviyorum. Babamı seviyorum. Ded...