1

1.2K 38 73
                                    

Hoş geldiniz. Bendeniz Ülkü. Acemi hatalarımı görmezden gelin lütfen. 

Lütfen beğenip beğenmediğiniz yerleri söyleyin, en azından okuduğuza dair bir işaret bırakın. 

Burada olduğunuz için teşekkür ederim. 

____________________________________________

9 Mart 2020- Pazartesi

Altın renkli süslü bir çerçevenin içerisine oturtulmuş boy aynamda kendimi bir kez daha süzdüm. Saat dokuza yaklaşmış olmalıydı. Hazar bey ve Fulya Hanım birazdan arabaya binmemizi söylerdi.

Odam evin diğer odalarından daha boş daha sessiz daha soğuktu. Pencere neredeyse yaz kış açık olurdu. Tavandan sarkan son derece ışıltılı avizeye ben odada olduğum sürece dokunulmamıştı, odanın iki köşesine konumlanmış lambaderlerin sarı ışığı bana yeterliydi.

Çift kişilik yatağın üzerinde soft pudra, işlemeli nevresim seriliydi. Yatak ortada konumlanmış sağ ve sol tarafına komidinler gelmişti. Koyu renk ahşap, parkelerle uyum sağlıyordu. Ayna kapıya doğru dönüktü. Hemen pencerenin sağında uzunca duruyordu. Kapının yanında ise eski bir makyaj masası vardı. Üzerinde neredeyse hiçbir şey yoktu. Gelişigüzel bırakılmış birkaç yüzük ve kolye dışında.

Beni odadan çıkarttığınızda bu odanın bir misafir odası olduğunu sonucuna varabilirsiniz. Nitekim öyleydi de. Dün ayak bastığımız bu ev törenin yapılacağı Selviler Malikanesine daha yakın olduğu için tercih edilmişti. Normalde ise şehre 1 saatlik uzaklıkta olan bir kasabada yaşıyorduk.

Kuzgunlar.

Kuzgunlar Kasabası orta yerinde eski bir saat kulesi olan eski bir kasabaydı. Dedelerimin dedelerinin zamanından bize ait olan bu kasabanın içinde yaşayan her bir bireyi birbirinden garip insanlardan oluşuyordu.

Begzilienlerden oluşan bu küçük köy zamanla dışarıdaki insanların da katılmasıyla neredeyse normal denebilecek bir nüfusa ulaşmıştı. Neredeyse.

Bizden olanların ve olmayanların uyumla yaşadıkları bu kasabada neredeyse hiç kötü bir olay olmazdı. En azından duyulan.

Kuzgunoğlu olarak evrilen soyadımız kasabada oldukça saygı görürdü. Hazar Bey yani babam şehirde çalışıyor olsa da ondan habersiz hiçbir şey gerçekleşmezdi. Fulya Hanım yani annem soyadımızı taşıyan özel bir lisede müdürlük yapmaktaydı.

Evet bu küçük kasabanın kendine ait bir lisesi vardı hem de özel.

Çevre şehirlerde oturanlar ve begzilien tanımını tutturan gençler ve tabi kasabada yaşayan normal insanlarının da çocuklarının okuduğu bu okul diğerlerinden hiç de farklı değildi.

Özel olması sizi yanıltmasın. Kasabanın tüm çocukları burada okumuştu. Para veremeyecek durumda olanlar diğer zengin aileler tarafından fonlanıyordu neredeyse.

Enstrüman dersleri, felsefe, mimari, ikonoloji, yabancı dil dersleri ile çoğu özel okuldan daha iyiydi belki de.

Okula nasıl girdiğinizin bir önemi yoktu. Öyle kaliteli bir eğitimle ayrılıyordunuz ki. Sizinle konuşabilmek için bile bilgi birikimi gerekiyormuş gibi hissettiriyordunuz.

Ve istisnasız her öğrenci ne iş yapıyor olursa olsun alanının en tanınmışı olarak anılıyordu.

Geçen sene mezun olduğum bu okuldan sonrası için henüz bir planım yoktu. Her şey törenden sonra netleşecekti.

Aynaya dönüp kendime bir kez daha baktım.

Aynada ki aksim çok tanıdık bir o kadar yabancıydı.

NOUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin