Eliz'i kaybettik.. Hayırlı olsun..
Yorumlarınızı beklerim. Biliyorsunuz ki, okumaktan büyük keyif alıyorum.
Aramıza yeni katılan dostlarımıza kocaman bir 'Hoş geldiniz.' diyorum...
_________________________
Odada oluşan sessizliği tasvir edebilecek kadar kelime bildiğimi sanmıyorum. Ya da tasvir etmek ister miyim? Şu dakikadan itibaren bir şeyler değişiyordu. Eğer sürekli bahsettikleri kırılmalar, evrenleri oluşturacaksa, bir tanesi oluşmaya başlamıştı bile.
'Annabelle-' sakin bir başlangıç yaptığımı düşündüğüm giriş, Düşmüş tarafından kesildi.
'Annebelle mi? Asa'el!' kendisini benzettiğim korkunç şeytani bebek ile isim benzerliğinden hoşnut olmamıştı belli ki.
Sesini tekrar ayarlayarak sordu, 'Eliz- Sen dediğimi duydun mu? Devrim ve seninle ilgili olan kısmı anladığına emin misin?'
Sakince, koltukta geriye doğru yaslandım. 'Anlamayacak ne var? Gayet net algıladım. Birkaç sorum var tabi. İzin verirseniz?'
Sakinliğimin, ortama salgıladığı belirsizlik hissi hoşlarına gitmemiş gibiydi. İkisi de gözlerinin ucu ile birbirlerine bakıyordu.
'Tabi, sor.' Diyen kişi Fenix demeye karar verdiğim, Düşmüş'tü.
'Tanrıça bedene girdiği zaman, neden oğlunu bulmayı kolaylaştıracak bir işarete ihtiyaç duyuyor?'
' Zamanı gelip, kabukta birleştiklerinde, anılarını geri kazanması bir ömür sürebilir. Bengi'nin tüm amacı oğlunu bulmak olduğundan, tetikleyici olarak bir yara izi seçti. Kim olduğunu anlaması bir ömür alacak olsa dahi, oğlu olduğunu hiç bilmeyecek olsa dahi, öncelik her zaman içgüdüleridir. İçgüdüleri ise yüzü yaralı olanı koruması için çalışır.'
'Oğlu olduğunu bile hatırlamayacağı bir hayatı geçirmek için mi, ruhumu kirletti?'
Sakin sözlerimin onlar için tetikleyici olacağını bilmiyordum ama öğreniyordum.
'Tanrıça Bengi hakkında ne ima ettiğine dikkat et!' diyerek koltuğunda yükselen Fenix'e , bakmak için tavanda olan bakışlarımı indirmek dışında hiçbir şey yapmadım.
Einar'ın, Fenix'i kolundan tutarak geri oturtmasını ilgisiz gözlerde izlemek dışında bir şey yapmadım.
İkisinin de tekrar oturduklarını gördükten sonra, bakışlarımı tekrar tavana diktim.
'Peki, benim burada ne işim var? Neden bu evrendeyim?'
Sessizlik, sorumun yanıtı olamazdı.
'Çuvalladığınız için mi? Elinize yüzünüze mi bulaştırdınız?'
Fenix'in dişlerinin arasından gülmesi, keyfinden değildi. Cüret ettiğim şeylere gülüyordu.
'Çuvallamadılar. Müdahale edildi, diyelim.' Einar'ın, tek cümlelik katılım sağladığı tüm zamanlar rafa kalkıyor gibiydi.
İlgimi çektiği için, sadece gözlerimi ona çevirmek yerine, yasladığım yerde kafamı çevirdim.
'Demek başından beri, bir işe yaramadığı düşünmekte, haksızmışım.' Saf bir şaşkınlık ile alay ettiğim adamı da sinirlendirdiğimi biliyordum ama artık umurumda değildi. Özellikle burada ne kadar sinirlenirse sinirlensin, canım yanmazken.
'Bölme de, anlatıp bitirelim bu saçma geceyi.'
Bu saçma gece. Hayatımı yeniden yazdığım bir geceydi. Onlar henüz bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOUS
FantasyBir ayin sonucu, kendimi bir başka evrende buldum. Geri dönmeyi asla düşlemedim. Başka bir evreni; bir fırsat, özgürlüğüme açılan bir kapı olarak görmüştüm. Daha sonra işin rengi değişti. Türümün bu evrende kraliyet-kölesi olduğunu öğrendim. Ger...