48

70 9 3
                                    

Merhaba henüz yorumlara yanıt veremedim ama bir aşk serzenişi duyuyorum. 

Hak veriyorum. 

Aynı zamanda özür dileyerek aşk yazamadığıma karar verdiğimi ,söylemek mecburiyeti duyuyorum. 

Birazdan gidip aşk yazamıyorum diyerek girişi kısmına ekleyeceğim. üstüme gelmeyin lütfen. teşekkürler.    

Size vaat ettiğim aşkı veremeyecek gibi duruyorum fakat vaat ettiğimden daha iyi bir kraliçe vereceğim. 

_____________________

Eko'nun sürdüğü arabanın malikaneye ulaşmaya çalışan tekerlerine istediğini vermek gibi bir planım yoktu. Midem de benimle aynı fikirdeydi tabi ki.

'Eko, kenara çek.' Dediğimde, bizi Einar ile yalnız bırakmalarından sonra ilk defa ağzımı açmıştım.

'Efendim?' diyerek beni sorgulamaya niyetlenen Eko, aynadan yüzümü görmüş olmalı ki arabayı zaten boş olan yolda ani bir fren ile durdurdu.

Arabadan atlayarak, yolun kenarına doğru giden ayaklarıma bir de ağzımın üzerine kapanan avucum eşlik ediyordu.

Arabanın kapılarının ardımdan hızlıca açıldığını duyduğumda çoktan öğürmeye başlamıştım.

'Eliz! İyi misin?' diyerek yanıma gelmeye niyetlenen Sefr'i havaya diktiğim elimle durdurmam benim için zor olmadıysa da, midemden devamlı yükselmeye devam eden mide öz suyum için henüz erkendi.

'Sorun ne?' diyen Sefr, yardımını reddettiğim için içerlemiş gibi değildi, daha çok meraklı bir tonu vardı.

'Sorun yok.'

İkazımı desteklemek isterce doğrulmuş olsam da, bana eşlik eden ikilinin tatmin olmayan bakışlarını karanlığa rağmen seçebiliyordum.

'Sana bir şey mi yaptı?'

Eko'nun sorusu ile midem bir kez daha çalkalandıysa da, kendimi durdurmayı başardım.

Omuzlarımı dikleştirirken, eğildiğim için başıma doğru kavislenen kırmızı tülü koparırca çektim.

Parmaklarımın arasından uzayan kırmızı tüle garip bakışlar atan ikili için ise dilimin ucuna gelen açıklamayı yutmaya niyetliydim.

'O piç kurusunun söyledikleri yüzünden-'

'Saçmalama Eko.' Diyerek kendisini nazikçe uyararak, arkamdan açık bıraktığım kapıdan tekrar arabaya binmek için gerçekleştirdiğim küçük çabam, beklemediğim bir hareket ile sekteye uğradı.

Sefr'in elinin altında ezilen tüller, parmaklarını hissetmemi engelliyor olsa da, temasını yok sayarak devam edemezdim. Kaşlarımın havaya doğru kalkışı, Sefr'in kolumu yakalaması ile eş zamanlıydı.

'Ne yapıyorsun?' Sefr'in davranışlarını anlamlandırmaya çalışan bakışlarım, karşımda gözlerini yüzüme dikmiş olan adamı da yerinden silkeledi.

Elini ani bir refleksmiş gibi indirirken, konuşmadan gitmeme izin verme bölümünü es geçti.

'Daha önce hiç korkudan kustuğunu görmemiştim. Sorun ne?'

Ruhumu görmeye çalışan bakışlarının altında ifadesiz suratım ile dikilirken, Eko beni şaşırtmadan lafa atladı.

'Ne demek korkudan!? Midesini üşütmüştür.' Diyerek kendince bir açıklama bulmaya çalışırken, bir yandan da kendisini onaylamam için yüzüme bakıyordu.

NOUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin