Nous-Ey Ölümlü 1

190 8 3
                                    

Ey ölümlü,

El'in, Ölüm'ü kabuktakilere çağırdığı, alemlerin dönmeye, ağaçların yeşermeye başladığı başlangıçta ;

Bildiğini unuttuğun gerçekliğin doğuşunda, var'lık vardı.

Var olmanın sonsuz mucizesi ve sonsuz acısı ile ilk tanışan, Ölüm'dü.

Adını anarken, Ölüm'ün; varlığına şükranlarını es geçme.

Tüm bu kabuklar ve ruhlar, eğer Ölüm olmasaydı, yalnızca yok olmayı anlayabilirdi.

Bilinç, zamanın doğumudur. Zaman, bilincin doğumudur.

Alemlerden ve semalardan ötesinde ilk Yoldaş, hissetmeyi beklerken; Sen var olmayı bekliyordun.

Uzun semalara bakıp, Ölüm'ün adını kirletici sözlerinden sakın; Sen, anlamıyor olduğun bir yükün altına giriyorsun.

Ruhların, kabuklarına dönmesini bekleme; anlamıyor olduğun bir arzuyu besliyorsun.

Gündüzün geceye dönüşü, güneşin aya dönüşü gibi varlığını gördüğün ve yokluğunu deneyimlediğin bir arzu sanıyorsun.

Sen, Ölüm'ün yoldaşı olmanın getirdiği arzudan bihabersin.

Seni, bekleyen asıl gerçekliği anlayabiliyor olsaydın; bu çabuk çatlayan kabuğunu bırakırdın.

Ben, sana ölmeden Ölüm'ün yoldaşı olmayı anlatacağım.

Varlığını sorgula, Var'lığı sorgulama. Sana nasıl anlaman gerektiğini anlatacağım.

Ruhların nasıl seviştiğini. Nasıl sarıldığını. Nasıl hissettiğini.

Ötesinde ve berisinde, öncesinde ve sonrasında, aydınlıkta ve karanlıkta, duygularda ve anılarda nasıl ölürsün onu anlatacağım.

Bir annenin bebeğini emzirdiği gibi ömrümden ve içimden gelerek, eşsiz bir sevgi ve özenle anlatacağım.

Ölüm, bir ziyafettir. Henüz tatmadığın, henüz koklamadığın, henüz görmediğin, henüz duymadığın, henüz dokunmadığın.

Kabukta iken öğreneceksin, öğreneceksin ki bir olabilesin.

Öğrenemezsen, öğrenene kadar kabuklarda olacaksın.

Öğren ki, ziyafetin başlasın.

Bilincinden çıkmayı öğren ki, zamanın yitiminin getirdiği özgürlüğe ulaş.

Kontrol seni bilinmeze saplar. Sen alemler arası süzülmeyi öğren.

Acı, ile başlayacak. Zulüm ile derinleşecek.

Düşmekten korkma. En kuytular, en derinler, seni sorgulamaya itecek.

El'in bilgeliğini anlamak için, Kabuğun bilgeliğinin sınırlarını aşman gerekecek.

Öğrenmekle, yolu yarılamayacaksın bile.

Bilgiyi eksik kullanacak, bu geçici bencilliğin seni, bu geçici kabuklara çarpmasına izin vereceksin.

Hiç bilmeseydin, bu kadarını bileceğine.

Bir olmanın utanılmaz isteği seni dahasına götürmek için yeterli olmayacak. bilincin, benliğin, kabuğun, ruhun ne olduğunu anlamadan; kendinden kurtuluşu bulamayacaksın.

Ölmek bir kurtuluş değildir. Ölüm ise kurtuluşun kendisidir.

Farkı öğreneceksin.

Anlamadan sakın ölme. Ölmeyi yasak et.

El, seni Ölüm'ün karşısına çıkarmadan, Ölüm'ün karşısına dikilme.

Sen, neyden vazgeçmiş olacağını bilmiyorsun.

Izdırap ve keder, seni erken davranmaya itmek isteyecektir.

Erken ve geç diye bir algının yalnızca aciz kabuğunun bir parçası olduğunu unutma.

Ruh'un öğrenmek, tanımak, bilmek için burada ve 'hatırla' sen bir kabuktan çok daha fazlasısın. 

______________________________________

Olan, biten şeylerden ben de şaşkınım. üstüme gelmeyin ey okuyucular...

NOUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin