Odadan çıkıp bir nefes bıraktığımda, kapının yanındaki muhafızlardan beni buraya getiren eliyle boş koridoru işaret ederken bir yandan da, 'Size eşlik etmeme izin verin.' Dedi. Kimse babasının hayrına bana eşlik etmiyordu biliyorum, emirleri böyleydi ama yine de bu denli kibar olması karşısında ona tebessüm ettim.
Gösterdiği yolda yürürken arkamızdan hızlı adım sesleri duyunca, muhafız elini kemerine atıp arkasına döndü. Koşan Atre'yi görünce başıyla selamladı. Yanımıza koşar adım gelen Atre, 'Ben eşlik ederim, sen önden git.' Dediğinde bir baş selamıyla daha kibar muhafız, hızlı adımlarla uzaklaştı.
Kafamı bunu neden yaptığını sorgulamak için Atre'ye çevirdiğimde, boşta olan sol bileğime baktığını gördüm.
Yavaş adımlarla şimdiden kafama kazıdığım odaya doğru yürümeye başladığımızda, daha fazla içinde tutamadan sordu.
'Yılandan kurtulmuşsun. Diğerlerinin yanında mevzusunu açmak istemedim.' Dedi.
Kafamı problem değilmiş gibi salladım. 'Gitmesini rica ettim. Dediğin gibi oldukça evcil.' Diyerek kendisi ile dalga geçtiğimi anlayınca sorgulamayı ilerletmedi.
'sırada ben varım.' Diyerek saçlarının arasından arada sırada görünen siyah dumanlara baktım. Uydurmadığımdan emin olmak için.
Merakla soracağım soruyu bekleyen bu yavru köpek gibi görünen adam ile içerde gülen adam aynı kişi değilmiş gibiydi. Atre tehlikeliydi, benim gibi iyi rol yapamıyordu belki ama tehlikenin kokusunu alırdım ben.
'Başının üzerinde neden siyah dumanlar olduğunu açıklamak ister misin?' dediğimde adımları tökezledi. Beklemediği bir soruydu.
'Başımın üzerinde siyah dumanlar mı görüyorsun?' dedi özgüvenli çıkması için uğraştığı ses tonu ile. Demek kaçak oynayacaksın. Sorun değil.
'İçtiğim ilaçlar yüzünden olmalı olmayan şeyler görüyorum galiba.' Diyerek utanmış gibi davrandım.
Tehlikeli olmadığımı düşündürtme planım böylece işe yaradı. Bunlar mı çok salaktı? Yoksa ben yalan konusunda çok mu ustalaştım?
'Sorun değil. ilaçlardan olmalı. Merak etme oldukça iyi gidiyorsun. Seni merkeze göndermeden ilaçların kullanımını keseriz muhtemelen. Şifacı ile bir kez daha konuşurum.' Dediğinde gerçekten kafasından siyah dumanlar çıktığını gören için deliriyor olan birine acır gibi baktı.
Ah Atre, gaslighting kullanmak için yanlış kişiyim.
Bozuntuya vermeden tekrar utanmış gibi gülümsedim.
Sorularıma da dikkat etmem gerekiyordu belli ki.
Solumda birisinin daha yürüdüğünü biliyordum ama kafamı çevirip bakmadım. Aurasını hissedebiliyordum. Güçlü ve karanlık bir enerjiydi.
Atre'nin aurasına benziyordu ama daha baskındı.
Göremeyeceğimi bilerek dönüp bakmadım.
Odaya vardığımızda Atre çoktan kapının önünde duran muhafızın verdiği selamı almıştı.
'İyi geceler. Yarın şifacı ile uğrarım yanına. Canın sıkılmasın diye de birkaç kitap göndermelerini söylerim.' Dedi nazikçe.
'Her şey için teşekkür ederim. İyi geceler Atre.' Dedim ve tebessüm ederek kafamı salladım.
Kapıyı arkamdan kapattığımda yüzümde ki gülümseme düştü. Sırtımı kapıya verip derin bir nefes aldım.
Bu küçük sırtlanlar beni zavallı gibi oynatabileceklerini sanıyorlardı ama ben leş yiyiciler arasında büyümüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOUS
FantasyBir ayin sonucu, kendimi bir başka evrende buldum. Geri dönmeyi asla düşlemedim. Başka bir evreni; bir fırsat, özgürlüğüme açılan bir kapı olarak görmüştüm. Daha sonra işin rengi değişti. Türümün bu evrende kraliyet-kölesi olduğunu öğrendim. Ger...