15

214 22 10
                                    


15 Nisan 2020

Mutfak masasında doğan güneşi izlemekten başka yapabileceğim bir şey yok gibiydi. O kadar boş hissediyordum ki. O kadar boş ve ıssızdım ki.

Midemi yatıştırması için mutfak dolaplarından birinden bulduğum yeşilçayı yavaşça tekrar dudaklarıma götürdüğüm sırada Suna Hanım'ın seslendiğini duydum.

'Eliz Hanım, çok erkencisiniz. Günaydın.' Diyerek cıvıldadı.

'Günaydın.' Diye geveledim ağzımın içinden. Sesimin tonu onu işkillendirmiş olacak ki ocağın altını yakmaya çalışmayı bırakıp bana döndü.

'Eliz Hanım, iyi misiniz? Bir problem mi var? Gözleriniz..' devamını getiremeden sustu.

Neden sustuğunu ağzımdaki iğrenç tattan kurtulmak için dişlerimi fırçaladığım sırada aynadan görmüştüm zaten. Kıpkırmızı şiş gözlerim bomboş bakıyordu.

'İyiyim ,Suna Hanım. Sorun yok.' dedim biraz tebessüm etmeye çalışarak. Bu evde ki aklı başında tek insan evladını da korkutup kaçırmaya gerek yoktu.

Tezgahta duran çöpü görmüş olacak ki 'Mideniz mi kötü?' diye sordu.

Bir yudum daha aldığım bardağı ağzımdan çekerken 'Hımm.' Diyerek onayladım.

'Hiç merak etmeyin efendim. Ben şimdi iyi gelecek bir şeyler hazırlarım.' Dedi tüm sorularının cevabını bulmuş gibi, neşeyle.

'Lütfen bana bir daha asla 'efendim' deme.' Diye uyarma gereği duydum. Zihnimde sadece 'Efendimiz Marduk-' diye dolanan bir ses vardı. kime ait olduğunu çok iyi biliyordum.

'Ah tabi Eliz Hanım' diyerek kendini düzeltti.

'Eliz. Sadece Eliz de.' Dedim bu sefer başarabildiğim bir tebessüm ile.

O da bana tebessüm ederek işine döndü. Ben de güneşin doğuşunu izlemeye döndüm.

Güneşin ışıkları bana sadece merdivenlere yürüyen genç bir kızı hatırlatıyordu. Aynı güneşte yürümüştü. Aynı güneş.

_________

Suna Hanım'ın hazırladığı içecek gerçekten de benim kendimi kurtarmaya çalıştığım aptal yeşilçaydan daha iyi gelmişti. Bana kahvaltıya daha vakit olduğunu, bu sürede biraz daha dinlenmek istersem eğer bana sesleneceğini söylemesi üzerine kendimi tekrar yatakta buldum. Doğan güneşe karşılık oda hala karanlık sayılırdı tabi bunun sebebi dün kendimi karanlıklara gömmek için çektiğim kalın perdeler de olabilirdi. Yorganın altına girdiğimde bu sefer rüya görmeden uyumak için Tanrıçama yalvarıp gözlerimi kapattım.

___________

Uykumdan beni uyandıran şey kapının tıklatılmasıydı. Suna Hanım'ın geldiğini düşünüp 'buyurun' diye seslendim. Kapı açıldığında pervazdan ilerlemeyen Fenix göründü. Gözlerimi devirip kafamı tekrar yastığa bastırdım. Bu tepkime gülen kişi hala girişte dikilmeye devam eden Angevinlerin varisi idi evet.

 'Ne istiyorsun?' diye sordum gitmesini umarak. Sesim yeni uyanmanın vermiş olduğu derinlikteydi ya da gece boyu ağlamam ses tellerimi de etkilemişti. Düşünmemek için gözlerimi kapıda dikilen adama odakladım.

'Uyanınca nasıl da ışık saçıyorsun sen öyle. Kendi kendine acıma partin bitti ise bir şeyler ye. Seni zehirlememiz gereken durumlara geçiş yapmayı planladık da.' Dedi eğlenerek.

'Neden kapıyı arkandan çekmiyorsun. Suna Hanım beni uyandırmaya gelince kalkarım.' Diyerek defetme çalışmalarıma geri döndüm. Git artık.

'Öğle yemeğini bile yedik. Albino köpekbalığı senin uyumana karar verdi evin hizmetlisi ile mi ne konuşmuş. Detayları bilmiyorum. Pek önemsemedim açıkçası.' Dedi sıkılgan sesi ile. Burada olmak istemiyordu belli ki. o zaman ne sikime hala kapımda dikiliyordu.

NOUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin