Okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Lütfen yorum yapıp, düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. NOLUR YA LÜTFEN.
___________________________________________________
Odadan çıkmamın hala yasak olması üzerine, 2 hafta içerisinde ördüğüm 4. Hırkaya gözlerimi devirerek bakıyordum artık. Gri, siyah, mor.
Şişleri ve ipi ilk seferinde temin eden kızın, ördüğüm hırkaya beğeni ile bakmasının adından odaya daha fazla ip göndermesi ile oluşan bu kısır döngü, yakın zamanda bitecek gibi değildi.
Afili hapis hayatım, Timun ve Pars'ın kaleyi 3 gün önce terk etmeleri ile birlikte, iyice yalnızlaştı. Pars'ı çalışma odasında yaptığımız yüzleşmeden sonra görmemiştim ama Timun boş olan her dakikasını benimle birlikte bu çirkin şöminenin karşısında geçiriyordu. Ne kadar itiraf etmek istemiyor olsam da, Timun ile geçirdiğim 2 haftada kendisine oldukça alışmıştım. Sorduğu tüm kişisel soruları atlatmaya çalıştığım bu süreçte oldukça zorlanmaya başlasam da, tüm bu farklı evren olayını çekilebilir hale getiriyor olmasının, bünyemde pozitif yönde bir etkisi vardı.
Atre, her akşam yanıma uğruyordu ama kendisi ile yaptığımız koridor konuşmasından sonra benimle gerektiğinden fazla yan yana kalmamaya yemin etmiş gibiydi. Bir ihtiyacım olup olmadığını soruyor ve en kısa sürede odayı terk etmeyi dört gözle bekliyordu.
İlk başta kendisinin sırrını açık edeceğimden endişelendiğini düşünüyordum ama kalede geçirdiğim süreçte iyice emin olmuştum ki benden değildi çekincesi.
Odaya ne zaman gelse, koridorda ilk defa tanıştığım o gölgesi de peşinden geliyordu. Odada olduğunu hissettiğimi anlamaması için ekstra bir çaba harcıyordum.
Atre ise gölgenin her adımını çekinceli gözlerle takip ediyordu.
Neler döndüğünü merak ediyor muydum? Evet, oldukça.
Peki, tekrar Atre ile yüzleşmeye çalışıp, cevaplar edinmeye çalışıyor muydum? Hayır.
Neden çabalamadığımı kendime birkaç kere sorumuştum, cevap hoşuma gitmediği için yok saymaya çalışıyordum ama sormaktan da vazgeçemiyordum işte.
Hoşuma gitmeyen cevap şuydu ki; her ne kadar 'afili bir hapis hayatı' ' nın içerisinde olsam da, gerek kendisine pay biçtiği abi rolünü oldukça ciddiye alan Timun, gerekse şu aptal şöminenin karşısında ördüğüm örgü, sürekli gürleyen ve yağan gök, gelen giden kahve kupalarım... Benden kendimi kanıtlamamı bekleyen kimsenin olmayışı, yeni benliğimle tanışmama olanak sağlamıştı.
Bu kalede uyandığımdan beri daha canlı gördüğüm renkler, hayat, kaçınmaya çalıştığım duygular kısaca beni hayatta kılan her şey, yeni Eliz'i gün geçtikte daha iyi tanımama, daha çok anlamama yaramıştı.
Ben bu Eliz'i sevmiş bulundum. Ömrümde incinmekten, acı çekmekten korkmadan sevdiğim ilk kişinin, başka evrende gözlerini açan kendimin olacağını düşünmemiştim.
Bu farkındalık, beraberinde korkuyu da getirdi. Korumaya çalıştığım birisi vardı artık, kendim.
Kaleye geldiğimden beri yaptığım ani çıkışları, iğneleyici sözlerimi ve hatta Timun'u Prens'in masasına çarptığım şöyle bir göz önünde bulundurulursa, kendim için endişelenmekte haklı olduğum sonucuna vardım.
Bu sebeple, Atre'nin ne sırrı olduğunu öğrenmeye çalışmaya, gölgesi hakkında soru sormaya niyetlenmedim bile.
Eğer beni ortadan kaldırmaya karar verirse, bu evrene yeni gelmiş olan ben, sınırları yeni öğreniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOUS
FantasyBir ayin sonucu, kendimi bir başka evrende buldum. Geri dönmeyi asla düşlemedim. Başka bir evreni; bir fırsat, özgürlüğüme açılan bir kapı olarak görmüştüm. Daha sonra işin rengi değişti. Türümün bu evrende kraliyet-kölesi olduğunu öğrendim. Ger...