4

326 21 15
                                    

1 Nisan 2020

Devrim'in gece attığı mesaja cevap verdikten sonra bugün Fulya Hanımlarla eve döneceğini öğrendim. Şehre uğrayıp onu da alacaklardı. Devrim geç gelebileceklerini beklememi söyledi.

Şu demek oluyordu. Devrim'i erken alacaklar tüm günü ailecek geçirecekler.

Dert etmemeye çalıştım. Sorun değildi tabi ki ailecek ne yapacakları.

Lunaparka falan mı giderlerdi ki? Ne biliyim Devrim'in çok sevdiği pizzacıya.

Devrim beni de yanında sanıp 'Pizzaların birisi mantarsız olsun.' Der miydi?

Derdi tabi. Herkes unutsa Devrim beni unutmazdı.

Fulya Hanımların gittiği gece gelir diye beklemiştim ama çok yağmur yağıyordu. Arabası da yoktu ki. Buraya bu kadar yağmur yağmışsa kim bilir şehre neler olmuştur.

Aptal kedi kapımın önünde miyavlayınca kafamı oynadığım telefondan kaldırıp ne var dercesine yüzüne baktım. Bir daha miyavladı.

Doğru ya mama kabını doldurmamız gerekiyordu hanımefendinin. Oyalanmayı kesip kalktım. mutfağın köşesinde duran kabını doldurduktan sonra bir de kendime kaynaması için su koydum. en sevdiğim kupam tabi ki kirliydi. Yeni bir kupa alıp tezgaha indirdim. Dolmamış bulaşık makinesine dünden kalan bulaşıklarımı yerleştirip çalıştırdım. kimse gelmeden ortalığı toplasam iyi olurdu. Havlular ve dün çıkardığım kıyafetleri aynı anda yıkamaya karar verdim. Evde söylenecek kimse yoktu.

Ev dün benim sebep olduğum dağınıklık dışında pürüzsüzdü. Açelyanın anasınıfında yaptığı karton saat duvardan düşecek gibi sallanıyordu. Bir bant alıp tekrar sabitledim.

Kendi çiçeklerime su verirken Fulya Hanım'ın çiçeklerini de unutmadım.

Hazar Beyin çalışma odasını hızlıca havalandırdım.

Devrim'in odasını elden geçirip biraz topladım.

Tüm bunlardan sonra saat daha 1 bile olmamıştı. Çamaşırlar kurutucuya atılmak için uyarı verince onları da halledip giyindim.

Hala öğretmenimle tanışamadığıma göre ödevim de yoktu tabi ki. Eğlenerek kendi kendime konuşurken telefonum komidinin üzerinde çalmaya başladı.

Sadece numarası görünen kişi telefonuma kayıtlı değildi.

'Efendim?' diyerek açtığım telefonu tek elimle tutarken bir yandan pantolonumun düğmesini kapatmaya çalışıyordum.

'Merhaba Eliz, Ben Verna CERAM.'

Şaşırarak giyinmeme ara verip yatağa oturdum.

'Bayan Ceram, merhaba, nasılsınız?'

'Teşekkür ederim Eliz. Seni toplantımızı haber vermek için aradım. Yeni seçilen Jeş-Begzelienler olarak hocalarınızın isimleri ve kaydettiğiniz ilerleme ile ilgili küçük bir toplantı. Bugün müsait misin?'

'Tabi Bayan Ceram. Ne gerekirse. Nerede ve kaçta görüşeceğiz?'

'Son dakika haber verdiğim halde kabul ettiğin için teşekkür ederim. Selen Hanım cömertçe evini kullanımımıza sundu. Saat 4 gibi Selvilerde olabilir misin?'

'Tabi Bayan Ceram. Saat 4'de görüşürüz.'

Telefonu kapattığımda gün için yaptığım hiçbir planım olmamasına rağmen kendimi kızmış hissetmekten alıkoyamadım tabi ki. Son dakika toplantıları en sevdiğim şeydir (!).

Giydiğim kot pantolonu çıkartıp yerine midi boy bej rengi bir elbise giydim. Saçlarımı hızla toplayıp sıkı bir topuz yaptım. 19 yaşında gibi görünmüyordum belki ama Fulya hanım toplantıya kot pantolonla gittiğimi öğrenirse ki öğrenir dolapta giyebileceğim bir kotum kalmazdı.

NOUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin