26. Bölüm

46 10 0
                                    

Beren bana masalını anlattıktan sonra biraz daha durmak istesede Yağız abi 5 dakika izin verdiğini belirterek onu odasına götürmüştü.

O bunu hakedecek ne yapmıştı? Henüz çok küçüktü.

Yağız abi Beren'i odasına bırakıp tekrar geldiğinde yatağın yanındaki koltuğa oturdu. "Nasılsın?" dediğinde yavaşça salladım başımı. "İyiyim, ya sen?" dediğimde dolu elaları buldu beni.

"İyi değilim... Hiç iyi değilim Oğuz."

Titrek nefesi ve sesi bunu zaten belli ediyordu. "Ne... Ne zaman öğrendiniz?"  dediğimde gözlerini kırpıştırarak akmak üzere olan yaşlarını yok etti.

"Sen hastaneden gittikten 1 ay sonra. Birkaç test yaptılar. Başta bir şey yok dediler, ama sonra.... Lösemi. Lösemi dediler kardeşime. Önce dokunmaya bile kıyamadığım saçları döküldü. Sonra mide bulantıları başladı, çok zor zamanlardı Oğuz. Küçük kız kardeşim gözlerimin önünde eriyordu. Ama ona rağmen gözlerindeki ışık sönmedi. Zamanla daha iyiye gidiyor diyorlar, ama hâlâ...hâlâ onu kaybetme şansımız var..."

Ela gözlerinden birkaç yaş damladığında sildi hemen. "Sen? Peki ya sen Oğuz? Sen neler yaşadın?"

Nefesimi verip anlatmaya başladım.

"Hastaneden çıktım. Monoton ve normal bir yazdan sonra başladım okula. Okulun ilk günü, arabadayken dışarıda birini gördüm. Kumral saçları, yemyeşil, orman gibi gözleri ve mükemmel gamzeleri vardı. Yağız abi o çok... çok güzeldi. Okula başladım. Her canım sıkkın olduğunda çatıya çıktım. Hastanedeki gibi. O hep yanımdaydı çatıda. Bana destek oluyordu, iyi hissettiriyordu. Fakat konuşmuyordu, dokunmuyordu. Sorun değildi, varlığı yetiyordu. Her seferinde bana o güzel gamzelerini gösteriyordu. O... Büyüleyiciydi. Ama sonra..."

dediğimde birkaç yaş terk etti gözlerimi. Sonrasında devam ettim.

"Beyninde bir tümör var dediler. O gerçek değil dediler, senin hayalin dediler. Gerçekten... Gerçekten öyle miydi Yağız abi. Gerçi o gerçek olamayacak kadar güzeldi."

Sözlerimi bitirdiğimde Yağız abide bende bitmiştik. Sonunda kendimize geldiğimizde geçmiş olsun dileyerek ayrıldık. O gitti ben kaldım.

Hem yalnızlık iyiydi. Belki Peri kızım gelirdi.

Peri kızımı beklerken kapıda doktoru görmüştüm. Yüzü hafif bozuktu.

İyi bir haber vermeyeceği kesindi. Yüzündeki endişeli ifadeyi silip bana doğru gelmeye başladı...

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin