Stresle dudaklarımı dişlerken yanımdaki kızıl kafa gülümseyerek bana bakıyordu.
"Lavinya... Ben tanışmasam mı ailenle."
Lavinya küçük bir kahkaha attı ve "Sakin mi olsan. Alt tarafı onlarla kısa birkaç sohbet edeceksin. Hem neyden çekiniyorsun ki. Arkadaşımsın sonuçta..."
Son cümleyi kısık sesle söylemişti. Yutkundum. Son birkaç gündür arkadaş olduğumuzu dile getiriyor, her dile getirdiğinde morali bozuluyordu. Anlamıyordum.
Kafeteryadaydık. Tam karşımda oturuyordu. O kahkaha atarken gülümseyerek ona baktım.
Gülümsemesi, fazla güzeldi.
Çillerine baktım. Artık kapatmıyordu ve güzel çilleri daha çok göz önündeydi.
Ona baktığımı fark edince gülümsemesi derinleşti.
Bir boğaz temizleme sesi geldiğinde hızla ayağa kalktım. Gelmişlerdi. Üstümü başımı düzelttim.
Lavinya önce annesine, sonra babasına sarıldı. Bende anne ve babasının elini sıktığımda hafifçe mırıldandım. "Ben Oğuz"
sandalye çekip oturdular ve onlar da kendilerini tanıttılar.
"Ben Narin, bu da eşim Ali." dedi Lavinya'nın annesi.
"Çok memnun oldum." dediğimde onlar da aynısı söyledi.
Babası biraz sert baksada gözlerinde samimilik vardı, görüyordum.
"Lavinya sizi bir arkadaşımla tanıştıracağım dediğinde çok meraklanmıştık. Buraya geldiğinden beri hiç arkadaşı yoktu. Şuan görüyorum ki oğlum, sen Lavin'imize iyi gelmişsin. Gözlerindeki ruhsuzluk yerini ışıltıya bırakmış." dedi Ali Bey.
Gülümsedim kocaman.
"Lavinya, çok iyi biri. Emin olun o da bana iyi geldi." diyerek kehribar gözlere baktığımda gözlerinde daha önce görmediğim bi duygu vardı. Sıcacık, dolup taşan bir duygu. Aynısı bende de vardı, her onu düşündüğümde oluyordu. Biliyordum.
Biz birbirimize bakarken Narin hanımın "Çocuklar, siz arkadaşsınız öyle değil mi?" demesiyle öksürmeye başladım.
Lavinya "Anne!" diye inlediğinde Ali Bey bıyık altından gülüyordu. Narin hanım da aynı şekilde gülünce "Annecim, babacım. Gelin size odamı göstereyim." diye hızla ayaklandı benim kızıl kafa.
Onlar giderken "Birazdan döneriz." diye fısıldadı bana Lavinya. Başımı salladım ve "Tabii." dedim.
Onlar gittiğinde Atlas'ı gördüm. Kapıdan bana doğru yaklaşıyordu. "Kardeşim." diyerek tokalaştığımızda sırıttı hafifçe.
"Ne iş kardeşim." dedi sırıtıp tek gözünü kırparak çenesiyle merdivenden çıkan Lavinya'yı ve ailesini göstererek.
"Atlas." dediğimde korkuyla bana baktı. "Oğuz, tahmin ettiğim şey mi yoksa?"
Yutkundum. Eyvah der gibi baktığında "Ben çok fena aşık olmuşum." dedim hızla.
"Bakışlarından belliydi zaten." demesiyle "Çok mu belli? " dedim.
"Hem senin, hem onun. " dedi imayla.
"Ciddi misin?" dediğimde başını salladı. "Kesinlikle."
"Açılmalısın." dediğinde "Nasıl yapacağımı bilmiyorum." dedim. "Korkma, sen başarırsın. Sana güveniyorum." dediğinde gülümsedim.
Atlas. Hep yanımda olan can dostum, kardeşim...
Onu çok seviyordum.
Biz sohbete dalmışken Lavinya ve ailesi de gelmişti yanımıza. Hep beraber sohbet ederken uzun zaman sonra çok huzurlu olduğumu fark ettim.
Sevdiklerim demek, huzur demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oğuz
Cerita Pendek[TAMAMLANDI] Psikopat bir baba oğlunun ölümünün sorumlusunun diğer oğlu olan Oğuz olduğunu düşünürse ne olur?