19. Bölüm

67 10 0
                                    

Okula vardığımda arkalardan bir yere çantamı koyup oturmuştum. Atlas da yoktu, anlaşılan sıkıcı bir gün beni bekliyordu.

Kitaba devam ederken edebiyat hocamızın gelmesiyle kitabı çantaya atarak dersi dinlemeye karar verdim.

Edebiyat hocamız kumral saçlı güzel bir kadındı. Sınıfta gezerken ses çıkaran topuklu botlarıyla bize döndü ve "arkadaşlar sizce Edebiyat nedir?" diye sordu.

"Sıkıcı bir dersten fazlası değil.". Sınıftan biri konuştuğunda etrafta gülüşmeler olmuştu.

Hocamız Serpil hoca gülerek başını iki yana salladı ve "Hayır çocuklar edebiyat sıkıcı şairler ve şiirlerden ibaret değildir. Edebiyat her şeydir.  Edebiyat hayatımızın tam ortasındadır." diyerek devam etti.

"Etraftaki her şeyi romantize etmek bir ihtiyaçtır çocuklar. Bir gün bir kadına veya adama aşık olucaksınız. O zaman edebiyat hayatınızın tam ortasına düşecek. Bir gün aşık olursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız."

Hocanın ne demek istediğini anlıyorum. Bir dakika!? Hocanın ne demek istediğini anlıyordum!

Aşık olmak diyince neden aklıma tek bir kişi geliyordu.

Peri kızı, peri kızım...
___

"Atlas itiraz istemiyorum dedim! O hastaneye gidilecek, o kadar. "

Atlas bıkkın bir nefesin sonunda kabul ettiğinde hemen kalktık. Rasim amcanın karakolda olması gerektiği için beraber gidecektik.

Araba kullanamazdım, henüz ehliyetim yoktu. O yüzden bir taksi çevirdik ve hastaneye doğru gitmeye başladık.

Hastanenin önünde durduğumuzda parayı ödeyerek indim. Atlas'a sırtından hafif destek verdiğimde hastaneye girdik.

Acil bölümüne gidicektik. Gelmeden Melek hemşireyle konuşmuştuk. Doktor Atlas'ı muayene ederken Melek hemşire de orda olacaktı.

Sıramızı alıp beklerken sıramızın gelmesiyle içeri girdik. Kızıl saçlı bir doktor bizi gülümseyerek karşıladı.

"Atlas Doğan?" dediğinde Atlas başını salladı. "Ben doktor Merve Yıldırım, şikayetiniz nedir?"

Atlas şikayetlerini sayarken ben bekliyordum. Muayenenin sonunda doktor kan tahlili istedi ve yarın sonuçlar için tekrar gelmemizi istedi.

Başımızı sallayarak Melek hemşirenin yanına adımladık. Bizi gördüğünde kocaman gülümsedi ve "Hoş geldiniz! Çok özledim sizi." dedi.

Bizde ona gülümseyerek "Bizde çok özledik." dedikten sonra Atlas kan için koltuğa oturdu. Melek hemşire Atlas'tan kan alırken başıma giren ağrıyla elim refleks olarak alnıma gitti.

Bu seferki çok ağırdı.

"Neden sözümden çıktın oğlum?"

"Bak ben yine geldim."

"Senin zihnin benim elimde Oğuz. Zihnini yiyip bitireceğim! Sonunda delireceksin Oğuz! Delireceksin!"

Nefes nefese kendime geldiğimde hızlı hızlı nefesler alıyordum. "Oğuz, iyi misin?" Melek hemire endişeyle bana bakarken başımı salladım. "iyiyim."

"Oğuz bu pek normal değil sanki. Sana birkaç test yapabilir miyim? Henüz yeni iyileştin. Vücudunda bir şey varsa öğrenmemiz lazım. Vücudun bazı şeyleri kaldırmayabilir."

Başımı salladım Melek Hemşireye. Birkaç test olduğumda Atlas'la çıktık hastaneden. Bir şeyim olduğunu düşünmüyordum.

Eve vardığımızda yukarı çıktık ve iyi geceler diyerek çıktık odalarımıza.

Kendimi uykuya teslim ettiğimde derin bir uykuya daldım.

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin