51. Bölüm

31 4 0
                                    

Elimdeki zincire bakarken anılar beynimi dolduruyordu.

"Unutmalıyım, unutmalıyım, unutmalıyım..."

"Oğuz iyi misin?" omzuma dokunan elle kendime geldiğimde başımı salladım hızlıca. Lavinya bana endişeli gözlerle bakıyordu.

"Evet, evet iyiyim."

"Tamam, şimdi yapacaklarımızı anlatacağım."

"Dinliyorum."

"Burda bir sürü oyuncağımız var. Dışarda adamları var fakat o çağırmadıkça buraya girmezler diye tahmin ediyorum. Bu oyuncaklarla biraz da biz mi oynasak?"

Yüzümde korku ile karışık bir gülümseme belirdi.

"Ama ya uyanırs-"

"Oğuz... Yalnız değilsin. Bende buradayım. Korkma. Artık sana hiçbir şey yapamaz."

Başımı salladım.

Beraber onu bizim sandalyelerimizin birine bağlayıp ağzını bantladığımızda yerdeki aletlere bakmaya başladık.

Mırıltılarla uyandığında ona döndük. Bize dehşet dolu bir şekilde bakarken Lavinya "Günaydın" dedi n harfini bastırarak.

Yanına yaklaşıp alaycıl ve sahte bir üzgünlükle "Sende mi kapana yakalandın, ne yazık. Senin kapanın ne? Fare olamaz. Hmm, Ayı? Yok olmadı." dedi.

Ben arkadan sırıtarak onu izlerken o adamın arkasına geçerek zinciri sertçe vurdu.

O adam inlediğinde kocaman bir kahkaha fırlattı ve daha sert vurdu. Zincirin çıkardığı tok ses yankılanırken acı çekiyormuş gibi haykırdım.

Lavinya kaşlarını çatarak endişeyle bana baktığında kapıyı gösterdim.  "Adamları Bizim işkence çektiğimizi sanmalılar" dedim.

Sırıtarak başını salladı. Bana dönerek elime bir bıçak fırlattığında "denemek ister misin?" dedi.

İsterdim.

Yanına yaklaştım. Bıçağı çıplak kollarının üzerinde gezdirdiğimde ağzı bantlı olduğu için acı haykırışları sessiz çıkıyordu.

Eğilerek tam karşısına geçtim ve fısıldadım.

"Tik tak tik tak. Senin zamanın doldu. Oyun sırası bizde."

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin