48. Bölüm

45 3 0
                                        

Şok.

Yüzündeki ifade tam bir şoktu. Gözleri kocaman, öfkeden kızarmış yüzüyle bana bakarken konuşmak için araladı dudaklarını.

Konuşmasına fırsat vermeden yüzüne ikinci bir yumruk atıp kaçtım.

Kaçtım çünkü ondan hala deli gibi korkuyordum. Bana her ne kadar laf edip tokat atsada kendimde ona karşılık verme cesareti bulamıyordum.

Ta ki kızıl kafaya laf edene kadar.

Koşarak bodrumdan çıktığımda hızlıca merdivenleri çıkarak kendimi odama attıp ve kapıyı birkaç kez kilitledim.

Yatağa yatıp derin derin nefesler aldım.

Yaşıyordu. Geri gelmişti, beni almaya. Beni almaya gelmişti.

Gözlerimden birkaç damla yaş düştüğünde hızlıca sildim gözlerimi.

Derin nefeslerim yavaşlasada kalbim hala küt küt atıyordu.

"Sakin ol o buraya gelemez, o buraya gelemez, o buraya gelemez..."

Kendimi ikna etmeye çalışırken ince pikenin altına girdim.

Kendimi uyumaya zorlarken sonunda bedenim uykuya yenik düşmüştü.

___

"Oğuz!"

Kapının ardından gelen Kızıl kafanın sesiyle kulaklarımı sıkı sıkı kapadım. Sabah olmuştu ama kimseyi istemiyordum, yalnız kalmak istiyorum, kapıyı açmak istemiyordum.

"Git." ağzımdan çıkan tek kelimeye karşılık görmesem de kaşlarının çatıldığını hissedebilmiştim.

"Kahvaltıya gelmedin, merak etti-"

Yataktan kalkıp hızlıca kapıyı açtığımda sözü yarım kalmıştı.

"Lavinya! Git. Yalnız kalmak istiyorum."

Lavinya dediğimde gözlerinin içinde bir yerlerdeki hayal kırıklığını görebilmiştim.

Ona hep kızıl kafa derdim, Lavinya demem kırılmasına sebep olmuştu.

Yutkundu. "Lavinya mı?" dediğinde gözlerimi yumdum.

Bir şey demeden küçük adımlarla uzaklaştığında omuzlarım düştü.

Kızıl kafamı kırmıştım.

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin