47. Bölüm

31 3 0
                                    

Karşımdaki sırıtış beni 18 yaşımdan 8 yaşıma sürükledi sanki. Onun yanında ben yoktum, 8 yaşında minik bir Oğuz vardı.

Bende yarattığı travma küçük değildi.

Hızlı nefes alışverişlerim bodrumdaki tek sesti.

Elleri çenemi kavradı. "Özledin değil mi Oğuzcum."

Midem bulanıyordu. Çok bulanıyordu.

Geçmişim, asla peşimi bırakmayacaktı. "Özlediğini söyle! Yoksa sırtındaki izlere yenileri eklenir." diyerek bileklerimi kavrayıp sırıttı. "Yokluğumda sen kendine zaten izler bırakmışsın, ne güzel. Şimdi, özlediğini söyle!"

"Özledim." tek hamlede söylediğim sözlerle gözlerimi sıkıca yumdum. Deli gibi korkuyordum. 8 yaşındaki Oğuz gibi korkuyordum.

Tekrar sırıttı. "Güzel, eski günleri anmaya ne dersin?" der demez suratıma inen tokatla başım yana doğru düşmüştü.

Ağzıma gelen kan tadıyla tükürdüm. İstesem ona karşılık verebilirdim fakat psikolojik olarak gözümde o çok güçlüydü. Sanki karşılık versem misliyle geri alacak gibi hissediyorum. Buna onun bıraktığı travmalar sebep olmuştu.

"Benim canım oğlum..." diyerek saçlarımı sertçe kavradı.

Çektiğinde sanki saçlarım kopmuşcasına acımıştı. Önceki Oğuz'un vücudu acıya alışıktı. Ama şuan değildi, her şeyin bittiğini sandığımdan beri değildi.

Saçlarımı kavrayıp yana doğru yatırarak kulağıma doğru yaklaştı ve konuştu.

"Çok mu seviyorsun o kızıl kızı. Bende çok sevdim, biraz da onunla mı oynasam. Biraz da onun mu sırtına izler bıraksam ha? Eğlenceli olur değil mi?"

Damarıma basıyordu. Burda sevdiğim tek kişiyle tehdit ediyordu.

"Onunda saçlarını çeksem böyle, tokat atsam. Ağzının içi yaralarla dolsa."

Sıktığım dişlerim ve burnumdan verdiğim nefesler iyiye işaret değildi.

"Belki onu da intihara sürüklerim senin gibi, ne dersin?"

Bu son damlaydı.

Saçlarımı tuttuğu elini sol elimle tek hamlede çevirip diğer elimle suratına attığım yumruk hem onu, hemde beni şaşırtmaya yetmişti.





OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin