33. Bölüm

41 6 2
                                    

Yazardan...

Atlas nefes alamıyordu. Kalbinin damarları bir düğüm gibi kalbini sıkıyordu.

Birkaç saattir sakinleştiricilerle ayaktaydı. Yine koruyamamıştı kardeşini. Ne kadar kötü bir arkadaştı? Nasıl kurtaramazdı onu?

Rasim iki oğlu içinde çok, çok üzgündü. Oğuz da onun oğluydu. Onu böyle görmek kalbine bir mızrak saplanmış gibi hissettiriyordu.

Oğuz ameliyattaydı. Durumunu bilmiyordu. İçerde neler oluyor, yaşanıyor bilmiyordu.

O sırada Melek hemşire Berenle ilgileleniyordu. Ama kafası çok dağınıktı, ağlamaktan başı dönüyordu. Yağız Melek hemşireye destek oluyordu.

Bu iki gencin, Melek hemşire ve Yağız'ın arasında bir elektriklenme vardı. Onlar da bunun farkındaydı.

Yağız elini Melek'in omzuna koyup "Yapma.. İyi olacak." demişti. Beren uyuyordu. Bu küçük kız çocuğunun durumu günden güne iyiye gidiyordu. Ama hiçbir şey belli değildi.

Melek hemşire başını Yağız'ın omzuna koyduğunda birkaç yaş aktı sol gözünden.

"Yağız." titreyen sesiyle konuştuğunda Yağız ilgili bir sesle ona dönmüştü.

"Efendim."

Melek derin bir nefes alarak "İyi ki varsın." dediğinde kollarını Yağız'ın beline dolamıştı.

Yağız da onun sarılışına karşılık verdiği sırada saçları okşadı genç kızın.

Bunlar olurken Rasim'in telefonunun sesi hastane koridorunun sesini doldurmuştu. Rasim'in adamlarından biri arıyordu.

Rasim telefonu açıp kulağına koyduğunda karşı taraf konuşmaya başladı.

"Komiserim önemli bir şey oldu."

"Söyle." dedi Rasim stresten çatallaşan sesiyle.

"Komiserim Kenan..."

Rasim hızla ayağa kalktığında "Ne olmuş Kenan'a" demişti. Ne olmuştu o pisliğe.

"Komiserim Kenan öldürülmüş. Boynunda iki el izi varmış. Sanırım boğularak öldürülmüş..."

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin