35. Bölüm

46 7 7
                                    

Yazardan...

Melek hemşirenin kalbi göğsünü delecek kadar hızlı çarparken Doktor maskesini indirip konuşmaya başladı.

"Çok zor bir ameliyattı. Büyük cam parçası kalbine çok yakın bir yere saplanmış. Tam kalbine saplanmadığına şükür etmeliyiz. Fakat... İç organlarına çok yakın. Reflekslerini bir süre kontrol edemeyebilir. Tabi bu kesin bir sonuç değil fakat yinede hazırlıklı olmak lazım. Eğer böyle bir şey olursa geçici mi, kalıcı mı olacağını bilemeyiz. Belki ellerini kullanamaz, belki ayaklarını. Konuşma yetisi gidebilir, hafıza kaybı yaşayabilir. Tabiki bunlar kesinlikle olacak diyemeyiz ama oladabilir. Şimdi yoğun bakıma alacağız ve uyanmasını bekleyeceğiz."

Melek yıkılmıştı. Oğuz bunları nasıl kaldıracaktı, nasıl yapacaktı. Başını salladı belli belirsiz.

Oğuz çıktı o sırada ameliyattan. Melek hemşire koşarak gitti yanına. Oğuz'un dudakları kurumuş, yüzü solmuştu. Saçları her zamankinden daha dağınık, göz altları mordu.

Ölü gibiydi...

Melek hemşirenin gözünden birkaç damla aktığında götürmüşler Oğuz'u.

Melek Oğuz'u kardeşi bellemişti. Onu böyle görmek parçalıyordu içini. Yere çöktü yavaşça. Elleriyle yüzünü kapatıp ve derin nefeslerle sakinleşmeye çalışıyordu.

Saçlarında eller hissetti. Eller saçlarını yavaşça okşadı. Yüzünü kapandığı ellerinde eller hissetti.

Yağız Melek'in yüzünü kapadığı ellerini yüzünden çekti. İki eline de birer öpücük kondurduğunda Melek'in gri gözleriyle göz göze geldi. Ağlamaktan kırmızılaşmış gri gözleriyle.

Yağız "Güzelim..." diye fısıldayıp göğsüne çekti Melek'i. Melek sıktığı bedenini Yağız'ın göğsünde serbest bıraktı. Hıçkıra hıçkıra ağladığında Yağız Melek'in saçlarını arada bir okşayarak, arada bir de öperek ödüllendirdiği sırada Melek sakinleşmişti.

O bir hemşireydi ve bu halde olmamalıydı. Ama o an kendini bir hemşire olarak görmedi, bir hasta yakını olarak gördü ve dilediğince ağladı, dilediğince mayıştı Yağız'ın göğsüne...

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin