36. Bölüm

37 6 4
                                    

Yazardan...

Melek biraz sakinleşmişti Yağız'ın göğsünde. Burnunu çekerek doğruluğunda Yağız'ın elini tutarak ayağa kalktı.

"Teşekkür ederim, gitmem gerek." Utancından hızla uzaklaşması Yağız'ı güldürmüştü.

Oğuz ameliyattan çıktığı sırada Rasim Kenan'ın ölümünü araştırmıştı.

Aynı koğuşta olduğu bir adam Kenan'ı öldürüp "O bir pislik. Ben pislikleri öldürdüğüm için buradayım, pişman değilim." demişti.

Rasim Oğuzdan bir haber almak umuduyla Melek hemşirenin numarasını tuşlamıştı. Oğlunun, Atlas'ın hemşiresi olduğu için numara ne olur ne olmaz diye hep yanındaydı.

Melek hemşire telefonu açtığında durumunu sormuştu Oğuz'un. Melek hemşire kısaca özet geçtiğinde hemen arabaya atlayıp hastanenin yolunu tutmuştu.

Hastaneye vardığında yoğun bakımın canımdan Oğuz'a baktı. Onu kendi oğlu gibi bilmişti,böyle olması canını çok sıkıyordu.

O sırada Melek hemşire Beren'in odasına girmişti. Küçük kız çok zayıflamıştı. Bu durum Melek hemşireyi oldukça üzüyordu, tabii Yağız'ı da.

Atlas hala uyuyordu. Oğuz yoğun bakımdaydı. Atlas gözlerini yavaşça açtığınds önce olayları kavrayamamıştı. Ama sonra yataktan fırlarken serumunu söküp fırlatmıştı. Hemen yoğun bakımın önüne geldiğinde elini cama koydu. Oğuz oradaydı. Kardeşi oradaydı.

İçinden fısıldadı. "Uyan Oğuz, uyan kardeşim."

O an bir şey oldu. Önce parmağı hareket etti Oğuz'un. Sonra birbirine yapışmış kirpikleri birbirininden ayrıldı. Oğuz gözleri açtığında sanki Atlas, kardeşi ona cesaret vermişti.

Ama şuan önemli olan tek bir şey vardı.

Oğuz gözlerini açmıştı...

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin