46. Bölüm

28 5 0
                                    

1 hafta sonra...

"Nasılsın oğlum."

"İyiyim Rasim amca." diyerek ona sarıldığımda gerçek baba sıcaklığı içime işlemişti.

Atlas bugün gelememişti. Onun yerine Rasim amca gelmişti ziyaretime.

Biraz sohbetten sonra Rasim amca mecburen gitmişti. Karakoldan aramışlardı.

Arada bir Melek hemşire de geliyordu. Yağız abi de.

Onlar benim ailemdi. Buarada Melek hemşire ve Yağız abi çıkıyordu. Beren'in de durumu gün geçtikçe iyiye gidiyordu. Benimde dururum iyiye gidiyordu çünkü artık ne halisünasyon görüyordum, ne de sesler duyuyordum.

İyileşiyordum.

Kızıl kafa da öyle. Artık sinirlerine hakim olabiliyordu. O iyi biriydi.

Rasim amca gittikten sonra kafeteryada oturmaya devam ettim. Karşımdaki sandalye çekildi.

Kızıl kafa zannedip karşıma baktığımda kaşlarım çatılmıştı. Bu o adamdı. Sürekli siyah kapşonlu takan adam. Yüzünde siyah bir maske vardı. Kumaş maske yüzünün yarısını kapatıyordu. Diğer yarısını da kirli görünen saçları. Yüzünü göremiyordum ama biliyordum. O adamdı.

Cebinden çıkardığı kağıt kalemle yazmaya başladı.

Bu gece saat 00.00'da hastanenin bodrumuna gel. Yalnız başına. Yoksa o çok sevdiğin, ailem dediğin insanları koruman gerekebilir Oğuzcuk. E bu hastanedeyken bunu yapman biraz zor olabilir. Akıllı bir çocuksun. Dediğimi yap. Akşam görüşürüz Oğuzcuk. Kendine, ve eğer o kızıl manyakla gelirsen ailene iyi bak.

Yazdıklarını okurken o çoktan gitmişti. Kalbim yavaştan sıkışırken yutkundum.

Gidecektim. Mecburen yalnız başıma...
___

Saat 23.58'di. Gelmiştim.

Onu bekliyordum. Stresten tırnaklarımın köşelerindeki etleti koparıyordum.

Saat 00.00

Sonunda o göründü karşıdan. Yanıma yaklaştı ve tam önümde durdu.

Yavaşça uzun saçlarını kaldırdı.

Bu gözler, o gözlerdi.

Yavaşça maskesini indirdi.

Bu ağız, o ağızdı.

Her zamanki sadist sırıtması geldi göz önüne. Bu oydu.

Gecenin karanlığına hapsolmasını istediğim adam. Babam.

"Beni özledin mi canım oğlum."

OğuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin