7.Bölüm

306 70 10
                                    

Louis ve babası düğünden bir gece evvel cağırılmıştı saraya. Kral Edward sessiz sedasız bir haber ile görüşme talep etmişti. Louis akşam Sinclair malikanesine gidip babasıyla görüşmüş ve Ian Sinclair'in iteklemesi ile babası kabul etmişti. Annesi de onları yalnız bırakmamış beraberce gelmişlerdi. Şimdi ise annesini odaya bırakıp yeniden üst değiştirdikten sonra kralın özel odasına doğru yola koyulmuştular. Adam pek uzun yürüyüşler yapamayacak kadar yaşlıydı lakin kafasındaki tilkiler koşturmaya devam ediyordu belli ki. Louis babasının her halde yapacağı işi düşünüp aksatmamasının aileden gelen bir özellik olduğunu düşündü ve bu konudaki aceleciliğide ona dede mirasıydı. Genç adam göz ucuyla babasına baktı. Omuzları dik adımları hızlı ve sertti. Önlerinden yürüyen askerler krala ait koridora döndüklerinde hızlanıp kapıya koştular. Uşaklar ve hekimler sıraya dizilmiş bekliyorlardı. Louis kapı önüne geldiklerinde bir an içeri girecek oldu lakin babasının duraksamasıyla durup adama baktı. Lord Harrison pelerinini içinden çıkardığı sağ elinin parçalanmış parmaklarıyla çenesini sıvazlayıp derin bir nefes aldı ve eliyle ona yolu gösterdi lakin Louis yan dönüp aynı şeyi babasına yaptı. Bu çok tuhaftı. Louis hala babası dururken dük olmanın utancını hissediyordu. Böyle durumlarda daha bir kötü oluyordu. Sonunda babası gülümseyerek içeri girdiğinde o da peşinden takip etti.

"Adelard" Edward çatallı sesi ile kendisine onu son gördüğünde ki gibi yerlere kadar selam veren adamı gördüğünde belli belirsiz tebessüm etti.

"Majesteleri" Adelard amcasının selamlayıp doğrulup yüzüne baktı. Beyazlamış saçları buruş muş sert çehresi hastalıktan zayıflamış bedeninde hatırladığı gibi kalan tek şey keskin bakışlarıydı. O sivri zekanın ve kudretin hala yerinde olduğunu gösteren sert koyu bakışlar.

"Majesteleri" Louis de eğilip aynı selamı verdi lakin babasının aksine bir parça daha sert bir yüz ifadesi ile doğruldu.

"Ah Louis... Sonunda teşrif ettin"

"Ne kadar geç o kadar iyi..." Louis sırtını dikleştirdi.

"Dedesine benziyor. Pek açık sözlü. Biraz da deli cesareti var" Edward Adelard a bakıp kaşlarını kaldırdı.

"Bunu işitmek bir onur majesteleri." Adelard sakince dudaklarını ıslattı. "Görüşmek istemişsiniz"

"Herkes bu adam olamaz... Bunca yılın ve yaşananın ardından yüzünde hırsın ve öfkenin emaresi yok. " Edward Louise baktı. "Yine de sana tavsiyem yumuşak başlı olmaman yönünde Louis ve ben ölmeden evvel elinden geldiğince kalkınmalısın"

Louisin kaşları istemsizce çatılırken kimin karşısında olduğunu hatırlayarak suratını toplama çabasına girişti.

"Geçmiş geçmişte kaldı Majesteleri... Bu arada izin verirseniz saray terzilerine getirmiş olduğum altın toplu iğneleri giderken bırakmak dileğindeyim" Adelard gülümsedi.

"Hah..." Edward güçlükle attığı kahkaha ardından bir müddet öksürdü. "Gidişin bizi zora soktu yeğenim lakin dönüşünüzün" Edward kendisine dik dik bakan oğlanı gösterdi. "Feraha erdireceğini ummaktayım"

"Lanchester dükü atalarının mirasını kalkındırmak için elinden geleni yapacak" Adelard yan gözle oğluna baktı.

"Radikallik iyidir elbet lakin tavsiyem sessiz sedasız gerçekleştirilmesi yönünde"

"Affınıza sığınarak majesteleri..." Louis ellerini ardında birleştirdi. "Babam aksine bir parça gösterişi hoş bulmaktayım"

"Hırsın gözünü kör etmesin Louis... Yaşlı bir adamdan geç kalınmış bir tavsiye"

"Elbet bir parça hırslıyım lakin kör değilim majesteleri. Sizi temin ederim buraya gözlerim açık geldim"

Edward güldü. "Umuyorum..."

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin