ÖLÜM MELEĞİ

40. Bölüm

Ertesi Gün

Uzun konuşmalar, hararetli tartışmalar, kolundaki sızı... Louis kelimenin tam anlamıyla bira fıçısına dönmüş bir kafa ile dolanmaktaydı ortada. Henüz bebeklerinin gitmiş olmasının ve bununla kendini suçluyor oluşunun verdiği kalp ağrısından kurtulamamıştı ki üzerinde zaten hayali bir enkaz varken gerçeğinin de altında kalmıştı. O yetmemiş harcanan onca para emek boşa gitmiş şimdi yeniden başlanması gerekmekteydi. Bu konuda içini rahatlatan tek şey ise enkazdan beraberinde çıkarmış olduğu ham altındı. Dedesi haklıydı ve bunun bir devamı vardı üstelik bu konuda Eathan da onunla hem fikirdi ve derhal kazının başlaması için yeni ayarlamalar yapılacaktı. Sona yaptıkları iki sığınağın tamamen gereksiz olduğunun da bilincine varmışlardı çünkü daha ikincideyken bile dışarı çıkmak pek zordu. Louis dün gece yaptıkları müzakerede Aodhun sessizliğine takılı kalmıştı. Adam açık ve net bu işin kesin bir suikast girişimi olduğu kanısındaydı. Eathan ise Lauranın gördüğü rüyayı hatırlatmış ve yer altında bir deprem yaşadıklarını var sayıyordu çünkü onunda içinde olduğu bir suikastı düzenlemeye kimin gücü yetebilirdi ki? Bu sorunun cevabını babası sarayda aramak üzere öfke ile yola koyulmuştu. Gidip gerçekten de kral ile görüşme kararı almıştı. Bu kez ortada korkacağı ya da bırakmak zorunda olacağı bir unvan olmadığından pek bir kendinden emindi. Louis ise bu kez kralın bu işe karışmamış olduğunu var sayıyordu. İskoçları kızdırarak eline ne geçecekti zaten yıllar evvel yaptığı ile iki ülke birleşmiş ortak kararlar ile yönetilmekteydi ve sarayların keyfi yerindeydi. Edward bir iyilik politikası yürüterek pek çok soylu aileyi birbirine katmıştı üstelik ve Lordların da aile ve iş ilişkileri sebebiyle savaşmak istemeyeceğini biliyordu. İki ülke de birbirini seviyormuş gibi yapıyor lakin nefreti içinde yaşıyordu. Bu da Louis'i aynı noktaya getirmekteydi. Quintona... Genç adam başka bir düşmanı olup olmadığından emin değildi bu yüzden de ortaya açık açık hedef göstermek pek çocukça olurdu lakin Aodh haklıysa ve domuz damı çürütüldüyse bu günler alırdı ve Genç adam olayı en başından bilebilecek tek kişinin yine Quinton olduğu kanısına varıyordu. Bill denen pislik buradaydı lakin detayları kestiremeyecek kadar alttan yürütülmüştü maden işi en azından ne denli özen gösterildiğini yahut projenin dedesinin araştırmalarından kaldığını bilen yoktu. Alelade bir kazıydı ve dedikodusu yapılacak yahut önemsenecek bir durummuş gibi lanse ettirilmemişti. Louis eli ardında bahçede turlarken kafasından atamadığı onu yiyip bitiren ve bu yüzdende delice utanıyor olduğu noktaya geliyordu. Dadı Bille anlatmıştı pekala... Lakin Ellie mi dadıya söylemişti her şeyi yoksa Marry düşesin ağzından kurnazca laf mı almıştı? Bu kısım bir kilit noktasıydı ve Kadını hala odasında tutma ve tüm hareketlerinin gözetim altında olması da bu yüzdendi. Ellie ise açıkça kadını koruyordu. Sallyden dadısının başına bir şey gelmediğine emin olmak adına yemeklerini dahi tattırıldığını işitmişti. Ne düşünüyordu Ellie? Louisin korkak gibi kadını zehirleyeceğini mi? Ondan kurtulmak niyeti olsa gidip şu dakika yapardı. Yalnızca karısını üzmemek adına ve elbet bir delil olarak tutuyordu onu. Düşüncelerinin dahi getirmiş olduğu pişmanlığın farkına vardığında Lauranın Laia ile birlikte karşıdan yürüdüğünü fark edince derin bir nefes alarak gülümsedi. Kız kardeşi hissederdi değil mi? Ona elbet alelade soramazdı lakin lafı bir yerden açıp düşüncelerini öğrenebilirdi. Gülümseyerek kızlara doğru yürüyüp kollarını açıp uzattı. "Refakatçiniz olayım güzel leydilerim"

"Louis... Dük olman umurumda değil biliyorsun değil mi? Hatırın için buradayım lakin yine hatırın için şu tuhaf İngiliz işi elbiseleri giyiyorum diye leydilik muhabbetini devam ettirirsen seni bahçe ortasında döverim." Laia iç geçirdi. "Bu kırık kolunun askısına da tutunmayacağım"

"Tamam tamam sustum..." Louis güldü.

"Moire halinden memnun oysa ki..." Laura kıkırdadı.

"Moire kişilik karmaşası yaşıyor... Simon olmak istiyor lakin Moireden vaz geçmiyor!"