51. Bölüm

279 62 22
                                    

Ellie ne kadar süredir koştuğunu bilmiyordu. Böyle yol üzerinde koşmaya devam edemeyeceğinin de bilincindeydi. Genç kız tökezleyip duraksayarak olduğu yere çöktü ve soluklanmaya çalıştı. Yeterince ortalığı karıştırdığını düşünüyordu. Bethanyi göremediğinde Quintonun yüzündeki ifadeyi izleyebilmeyi delice isterdi şu dakika... Ya annesi... Ne olmuştu ona? Hastaydı o halde çok koşamazdı. Lanet olsun ki yol üzerinde hiçbir noktada da ona rastlamamıştı. Ellie hala annesini tek başına göndermekle hata ettiğini var sayıyordu lakin diğer türlü ikisinin de çok fazla vakti olmayacaktı. En azından şu dakika Quinton üçe bölünmüş durumdaydı ve umuyordu ki Bethany Lanchester topraklarına girdiğinde haberi olsundu. Belki de Bettyi yakalamıştı... Her halükarda ortalık karışacak birileri york askerlerinin ne aradığını merak edecekti. Genç kız ayaklanıp koşmaya devam etti. Henüz durup saklanmak için uygun bir zaman değildi ve ormandan dahi çıkamamış olduğundan zatende York topraklarındaydı. Tepesinde tırmanacak, gizlenecek bir ağaç olup olmadığına baktıysa da nasıl yapacaktı ki... Belki bu düşünceyi gece olduğu vakit değerlendirirdi. Şimdilik önüne yardım isteyebileceği birilerinin çıkmasını ümit etmekten başka bir seçeneği yoktu. Koşmaya devam ettiği sırada minik bir göl kenarına ulaştığı vakit durup kenara çökerek yüzünü yıkadı ve kuruyan boğazını serinletmeye koyuldu.

George peşinde adamlarıyla ormanın farklı köşelerine dağılmış hız kesmeden kızı aramaktaydı. Çok uzaklaşamazdı. Bir atı olsaydı şayet korkabilirdi lakin ne kadar hızlı koşarsa koşsun ormandan kaybolmadan yahut yorulmadan çıkabilmek için akşamı etmesi gerektiğinin bilincindeydi. Önden giden asker olduğu yerde durup attan atlayarak etrafı taradığı vakit George da aşağı atlayıp adamın yanına gitti. "Ne oldu?"

"Ekselansları... Sabah yağan yağmur toprağı pek yumuşatmış yanılmıyorsam şeyet bunlar postal izleri. Buradan geçmiş olması muhtemel üzerinden çok da vakit geçmemiş üstelik"

"Güzel! İnin atlardan yürüyerek devam edeceğiz ve sessiz olacağız beni anlıyor musunuz! peşinde olduğumuzu hissettirmeyeceğiz!"

"Elbet efendim!" Asker başıyla onay verip atların başında bir adamı geride bırakmaları ve diğerini de gözcü olarak koymaları ardından sessizce izleri takip ederek gösterdiği yola öncülük etmeye koyuldu.

---

Bu sırada.

"Şu gelen Lanchester arabası mı!" Connor ayağa kalkıp gözlerini kıstı.

Adelard öne geçip elini kaldırarak arabayı durdurdu. Ardından Süren askerlerin ve arabanın ardında duran iki askerin de oklar yüzünden yaralı olduğunu fark ettiğinde Kaş çatarak ardına baktı ve hızla kapıyı açıp kendisine bakan kız ile göz göze geldiğinde geri çarpıp ata koştu. "Düşes değil! Kızı kaleye götürün"

" Efendim ilerde york askerleri tarafından saldırıya uğradık Lord McAodha kaleye dönmemizi emretti. "

"Çabuk!" Ian devamını dinlemeksizin öne atılarak artık sıkışmaya başlayan kalbi ile birlikte ilerlemeye devam etti.

"Kimdi o kız!"

"Bilmiyorum Connor lakin Aodh ve Eathan kaleye gitmesi için emir verdiyse önemli biri olmalı düşünecek vaktimiz yok!"

"Tanrım baş belası çocuklar!" Noah atını hızlandırdı. "Biz evvelden laf dinlerdik!"

"Bu veletler bize laf dinleteceğini sanıyor!"

"Bok herifler! Ben koskoca yaşlı bir adamım!"

"Ne o Rorot Az peşinden at koşturmadı Brian Ferguson! Hiçde yakınmıyordu."

"Ben Brian Ferguson muyum salak herif!"

"Yürü Ağabey iyice mızmız oldun sen!" Noah adama güldü.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin