27.Bölüm

295 57 11
                                    

2 gün sonra

Ellie kahvaltı ardından kale ile ilgili bir takım düzenlemeleri yapmak üzere kendi çalışma odasına çıkmıştı. Dün batan geminin sahibi olan Lord Fitcher ve eşini kalede akşam yemeğinde ağırlamışlardı. Adam öfkeden deliye dönmüştü ve her halinden belliydi. Eşi onun önceki gün ziyadesiyle hastalandığından bahsetmiş ve haklı olarak geçim kaynakları ellerinden gittiğinden anlatırken gözyaşlarını tutamamıştı. Elliede kadınla birlikte ağlar olmuştu. yaptıkları yalnızca Louise değil pek çok kişiye zarar vermekteydi. Sonuç itibari ile Louis adama zararını karşılayacağından bahsettiğinde ikisinin de şaşkınlığı büyüktü ve duydukları sevinç bir nebze de olsa rahat nefes almasını sağlamıştı genç kızın. Pek tabii bunun Louise verdiği zarardan haberdardı ve Bay Wesleyi hazırlıklar yapılırken Dükün zararı kendi şahsi servetinden karşılayacağını böbürlenerek anlatmıştı. Elliede kadın ile sohbetlerinde bunu ağzından kaçırmakta bir sakınca görmemişti. Dükün bulunduğu bu özverinin bilinmesi kesinlikle konuşulacakları olumlu yönde etkileyecekti. Louis sofrada konuşurken bir sonraki seferin güvenlik sağlanmadan gerçekleşmeyeceğinden bahsetmişti ve bu güvenliği nasıl sağlayacağını tanrı bilirdi. Yine de pek emin konuşmuştu kendinden. Lord Fitcher ile gemide bulunan malların liste ve maliyetlerini en kısa sürede toparlamak konusunda anlaşıp günü güzel bir şekilde bitirmişlerdi ve Ellie tüm kalbiyle bu yapılanın olumlu sonuçlar getirmesini diliyordu. Dük kendini görevlerine adamış durumdaydı ve bu özveri ve dürüstlükle devam ederse başaracağından en ufak bir şüphesi yoktu. Genç kızın tek dileği lanet olası Quintonun ve dahi kendisinin bir şekilde ortadan engel olarak kalkmasıydı. Dirseğini masaya dayayarak alnını avcu içine alıp biraz rahatlamaya çalıştı genç kız. Geçirdiği baygınlıklar onu ziyadesiyle sarsmaktaydı. Bedeni strese dayanmıyor olmalıydı artık. Ellie bu kadar gücü bile nasıl bulabildiğine hayret ediyordu. Bir müddet oturduğu yerde önündeki kağıtlara bakması ardından kapının çalınması ile girilmesini söyledi ve karşısında Marryi gördüğünde gözlerini kırpıştırdı. Kadının suratı allak bullak olmuş topuzu bir parça gevşemişti. Genç kız odada bulunan nedimelerine çık emri vermesi ardından yerinden kalkıp Marrynin bariz aksayan adımlarla kendisine gelişini izledi.

"Söyleyin..."

"Bu düşesliğe kendini fazla kaptırdın Ellie! Şimdi bana derhal dün yaşananlardan bahsedeceksin ve tüm olanlardan benim neden haberim olmadığından!"

Ellie kadının önünde kavuşturduğu ellerine hararetle aldığı nefeslere baktıktan sonra "Ne oldu Bayan Marry?" dedi.

"Ne demek ne oldu!"

"Size ne oldu!" Genç kız kadının yanına yaklaşıp gözlerinin içine baktı "Bacağınıza ne oldu!"

"Sana ne benim bacağımdan!" Marry kaş çattı.

"Buna neden katlanıyorsunuz!" Ellie kesinlikle kuvvetli bir kızdı. Kadını kolundan tutup sandalyeye oturttu ve ardından debelenmesine müsaade etmeyerek eteğini kaldırdı ve sıyrılan çorabından görünen morluklara baktı. Marry onu ittirmeye çalıştığında ise aldırış etmeyerek çamaşırının paçasını sıyırıp yukarı çıkan morluklara bakmaya devam etti. "Bill yaptı değil mi!"

"Ellie!" Marry ayağa kalkıp kızı da kolundan tutarak kaldırdı. "Bana derhal kayda değer bir şey söylemezsen canına okuyacağım... Üstelik... Dük Quintondan bu sabah kaleye gelen bir haber olduğunu işittim. Tanrı bilir ne oldu Ellie?"

"H-haber?"

"Annen ile ilgili ve bu haber mektubu Billin elinde düke teslim edecek tabii doğru düzgün bir şey sunduğun takdirde yapacak bunu."

Şu bir gerçekti ki Bill Marrye eziyet ediyor o da kendisine yansıtıyordu ve bedenindeki yaralar durumun vahametini gösteriyordu. Genç kız Quintonun ne diye kaleye mektup yolladığını bilmiyordu lakin deli bir merakın içine düşmüştü. "Bildiklerimi söylüyorum Marry. Dük dün kaybını gidermek üzere bir takım işler yaptı ve görünen o ki başarılı da oldu. Hafife alınacak biri değil!"

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin