29. Bölüm

460 55 19
                                    

3 Gün Sonra

Ellie üç gündür Louisin odasında sıkışıp kalmıştı. Sally ve yardımcıları odaya girdiğinde koridor boyu dizilen askerleri görebiliyordu. Louis yoktu. Hiç gelmemişti odaya. Dışarıda ne olup bittiğini tanrı biliyordu. Sally de günlük konuşmalar ve onu oyalamak için önüne koyduğu bir takım işler dışında olan biten hakkında yorumda bulunmuyordu zaten. Genç kız bu odada ölümü beklediğini var sayıyordu. Marry dayanamayıp konuşacak, Louis o vakit boğazını parçalamakla kalmayacaktı. Beklemekten deliye dönmüştü genç kız. Adamın eşyaları ile sohbet eder olmuştu. Meramını onlara anlatıyordu. Sallyden annesinin şalını istemiş gecesini gündüzünü de o şal ile geçirir olmuştu. Belki çoktan ölmüştü... Quinton şayet Billin başına geleni ve Marryi işitirse annesini öldürürdü. Belki Marry de ölmüştü. Ona ne yaptıklarını da bilmiyordu Sallynin bizzat getirdikleri dışında da birşey yemiyordu. Quinton bir yolunu bulur oturduğu yerden verdiği emir ile canını alırdı onun hiç şüphesiz. Genç kız yataktan kasıklarındaki ağrı ile doğrulduğunda ay başı zamanının gelmiş olduğunu düşündü. Eğilip çamaşırını açtığında ise bir parça leke mevcuttu. Bu sefer neredeyse beş günü bulmuştu gecikmesi. Yaşadığı stres onun düzenini de alıp götürmüştü anlaşılan. Kapıya doğru ilerleyip vurdu ve az sonra kilit çevrilip askerlerden biri başı önünde karşısına dikildiğinde "Sallyi görmek istiyorum" dedi sessizce. Adam baş onayı ardından kilidi yeniden vurduğunda ise cama doğru yürüyerek dışarıyı gözlemeye koyuldu. Balkon kapısını da kilitliyorlardı neyse ki Sally geldiği vakit açıyordu da birlikte çay içiyorlardı. Bir müddet sonra Sally odaya geldiğinde genç kız gülümsemeye çalışarak kıza döndü.

"Beni emretmişsiniz ekselansları." Sally bitkin görünen kıza düşürdüğü gözleriyle baktı.

"Bir ricam var Sally" Ellie kızı düzeltti.

"Dinliyorum"

"Sanırım aybaşım başladı bana uygun bez ve çamaşırlar getirir misin lütfen."

"Ah bunu unutmuşuz." Sally hızla kafa salladı.

"Bende unutmuşum. Bir parça geç bile kalmış..." Ellie başını iki yana salladı.

"Geç mi kalmış?"

"Evet ama sonunda geldi... Stres yükünün bir kısmını atacağım için memnunum"

"Hemen hazır ettireyim leydim." Sally kafa salladı. Ardından Elliotun ona annesinden gelen mektuptan bahsettiğini hatırladığı vakit kendi kendine kafa salladı. Bu bilgiyi ağzından kaçırmakta bir sakınca görmüyordu. Dük son bıraktığında bir insan evladıydı. Kızcağızın her kim olursa olsun ailesinden gelen bir mektubu dahi esirgemek normal değildi ki onu dilediği kadar azarlayabilirdi. Atamazdı kovamazdı yerine birini hiç bulamazdı..."Leydim ailenizden adınıza bir mektup gelmiş"

"M-mektup?" Ellie doğruldu. "Dükün elinde miymiş mektup?"

"Sanırım..."

Ellie kafa salladı. "Düke buradaysa şayet onu görmek istediğimi söyler misin Sally?"

"Elbet leydim." Sally gülümsedi.

"Sally?"

"Evet leydim?"

"D-dadım... O... İyi mi?" Genç kız tedirginlikle sordu.

"Odadan çıkarılmıyor. Hekim yaralarını tedavi için merhemler yazdı. "

"Lütfen ona eziyet etmesinler Sally... Yediğine içtiğine emin olun hasta olmasın..." Ellie dudak büktü.

"Hiç şüpheniz olmasın leydim. Dadınız ile bizzat alakadar oluyorum. Eskisi kadar çok konuşmuyor olsa da sağlığı ve afiyeti yerinde yalnızca bir takım olaylar çözülene dek kapalı kalması icap ediyor." Kız yerinde yaylandı "G-güvenlik için!" dedi kıvırarak belki düşesde bu beyaz yalan üzerine bir parça rahatlardı.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin