16.Bölüm

328 63 21
                                    

3 Gün Sonra

Louis arabadan inip hızlı adımlarla kaleye girdiğinde etrafında adeta şimşekler çakmaktaydı. Son iki gününü ticari anlamda yaptığı bir takım anlaşmalar ile geçirmiş oradan oraya koşturup durmuştu ve son anda öğreniyordu ki George Quinton Lancheshiredan Edinburga uzanan asırlık ticaret yolunun kendi topraklarından Durham'a bağlanan girişini kapatma kararı almıştı. Cumbriodaki giriş ücretlerinin pahası nedeniyle ticari kağnılar Lancheshire ticari yolunu tercih etmeyecek York'a yönelecekti. Cumbrio dükü ise asla ücrette indirime gitmeyecekti. Adam inatçıydı. Herif önüne daha ilk adımdan koca bir taş koymuştu. Şu vaziyette aklı olan geçmezdi yoldan. Babası bile geçmezdi! Louis karşı hamle yapabilmek adına kendi giriş kapısı ücretlerini Cumbrioyu dengelemesi için neredeyse yarıya indirmek zorundaydı buda gelirde düşmeye neden olurdu. Genç adam dudaklarını kemirerek çalışma odasına çıkması ardından elindeki kağıtları hızla masaya çarptı. Bu konu ile ilgili bir şeyler düşünecekti. Esasen böyle bir karşı atak bekliyordu lakin alelade yapmaktan çekinmeyecek bir adam olduğunu tahmin edememişti.

"Lordum York dükünün bu girişimi ayan beyan kışkırtmadır. Pazarlarımıza ket vurmak dileğinde dilerseniz bu konuyu Kral hazretlerine açalım." Baş danışman kaş çattı.

Louis adama sinir bozukluğuyla güldü. "Ne yani bay Winsley karşıma çıkan en ufak sorunda gidip büyükbabamın eteklerine mi yapışmamı söylüyorsunuz bana?"

"Bu önemli bir mesele ekselansları. Dilerseniz Cumbrio dükü ile de bir görüşme ayarlayabiliriz"

"Sonra Winsley... " Louis yanaklarını kemirdi. "Lakin senden bir ricada bulanacağım."

"Emredin"

"Birkaç adam ile belli başlı güvenilir hanlarda ticaret kağnıları ve yollarda çektikleri sıkıntılar ile ilgili görüşme sağlayabilirsin."

"Bunu ne için yapacağız?" Winsley tek kaşını kaldırdı.

"Tercih edilesi olmak için..." Louis elini savurdu. Ardından boş gözlerle kendisine bakan adama döndü. "Hızlı Bay Winsley..." Adamın soruları bitip tükenmek bilmiyordu. Pekala Lord Sinclaire güveni tamdı lakin böyle bir boşboğazlılık ve çalçene ile baş edebilecek kişi o değil Eathandı... Yinede adamın bilgi birikimi ve işini oldukça düzgün yapıyor olduğu son bir haftadır gözünden kaçmamıştı. Genç adam ardına yaslanarak masa üzerinde birikmiş birkaç mektup davetiye ve faturayı inceleyip bazı fatura maliyetlerinin düşüklüğü karşısında kaş çatması ardından yeniden göz gezdirdi. Alınan şeyler ile tahmini fiyatları tutuyordu fiyatlandırma gerçekti lakin son bir haftanın mutfak masrafı bunun en az üç katı olmalıymış gibiydi. Louis kale ile geldiğinden beri hiç ilgilenmediğini düşününce yanaklarındaki havayı üfleyerek orta çekmecede babasından kalma bir yığın pipodan birini eline alıp içine biraz tütün koyup yaktı ve balkona çıktı. "Kendin istedin" diye söylenirken genç adam çektiği tütünü derin bir öksürük ve tiksinti ile geçiştirmeye çalışıp pipoyu kenara koydu tütünde babasından kalma olmalıydı ve amcası bu hatıra saklama işini biraz abartmışa benziyordu içtiği şey küflü böcekli fosilleşmiş falan olmalıydı... Louis birkaç öksürüğün ardından tırabzanlara tutunup temiz hava çekebilmek için aşağı baktı. Genç adam ön bahçeyi iki taraftan uzanarak güzelleştiren gül yolunun bakımının yapıldığı kısma bir müddet odaklandığında elinde bıçak üzerindeki sade toprak rengi elbise içinde düşesin ardında ona yakın hizmetli kız ile fidelerin arasına dalmaya çalışmasını izledi. Louis gözlerini kısarak bir süre doğru görüp görmediğine dikkat kesilmesi ardından Sally ve düşesin sopa yutmuş gibi dikilen dadısını da kenarda gördüğünde açık sarı buklelerin sahibini de netleştirmiş oldu. Ona dışarı çıkması konusunda izin verdiğini düşünmüyordu ve Quintonun son yaptığı şeyden sonra kesinlikle dışarı çıkmasına izni yoktu. Genç adam dudaklarını dişleyerek ardına dönüp hızla odadan çıktı.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin