--SON--

385 70 54
                                    

2 Ay Sonra

İskoçya Harrison Malikanesi

Ellie kız kardeşinin diktiği beyaz uçuşan tüllerden rüya gibi elbisesini giymiş ve başına kır çiçeklerinden oluşan tacı Sally tarafından oturtturulmuştu. Doris saçlarını dalga dalga omuzlarından aşağı öylece burakmış tam göğüs altında yarası olduğu yerden kayınvalidesinin bizzat işlediği kurdele bağlanmıştı. Genç kız aynadaki görüntüsüne yarı gülümseyip yarı göz yaşı dökerek bakarken annesinin hayalindeki küçük kır düğününün gerçekleşiyor olduğunu düşündü. Keşke yanında olabilseydi el ele mihraba yürüyeceklerdi onunla. Genç kız onın huzur içinde gittiğini bildiğinden kalbi rahattı. Louis sabaha dek tanrıya ettiği duanın kabul olduğunu söylediği andan sonra Ellie daha bir asılır olmuştu hayata. Güçlükle yutkunup gözlerinden akanları hızla sildi gençkız o böyle olsun istemezdi. Artık ağlamak yoktu. Kendini toparlaması ve ayaklanması epey vakit almıştı ve ilk istediği şey İskoçyaya gelmek olmuştu. Louis zaten dünden razıydı bu isteğe ertesi gün yola çıkmışlar Bir hafta sonra Ferguson topraklarına ulaşmışlardı. Lord Harrison gerçekte evli olup olmadıkları konusunda büyük bir şüphe içerisine düşmüştü ve Lord McDonaldın şu an onun yerine beyliği devralan oğlu eğitimini Teoloji (İlahiyat) üzerine aldığından ve yapmıyor olsa da Rahip vasfı olduğundan bu konuda şüpheye maal vermemek gerektiğini söylemiş yalnızca kendi aileleri arasında Harrison malikanesi arka bahçesinde yeniden bir düğün töreni yapılmasına karar verilmişti. Ellie annesinin gerçek adının Hazel Lineberry olduğunu öğrenmişti. Louis ona Quintonun annesini Grace ismi ile gizlediğinden bahsetmişti. Bir önemi yoktu. Sally elbisesinin etek ucunun parçasını dikerken genç kız dün gece yapılan iskoç geleneklerine uygun töreni düşünmeye koyuldu. Maeve annesi ona üç şey vermişti öncesinde de ayakları pekmeze daldırılmış Caledonia Sinclair onu kendine pek benzettiğinden ve sonununda onunkine benzemesini istediğini söyleyerek ayaklarını yıkamıştı ardından önceden ona pek bir çirkin gelen lakin şu an kıymetli oşan yüzüğünü pis suya atmasını istemişlerdi. Leydi McLeod da kızının ensesinden tutup zorla onu önüne oturtturmuştu. Yüzüğü tek seferde bulursa aşkında onu bulacağına inanıyorlardı ve bu batıl Elliee çok güzel gelmişti. Genç kız güzel düşünceler içinde boğuşurken kapı çalındığında o yöne baktı. Laura yine Bethanynin elinden çıkma kendisininkine çok benzer lakin yeşil olan Elbise ile melekleri kıskandıracak bir güzellikte yanına gelirken gülümsüyordu.

"Ç-çok güzelsin Ellie... "

"Ben çok güzelsem öyleyse senin tarifin mümkün değil Laura... "

"B-ben çok düşündüm l-lakin iyi mi ettim kötü mü bilemiyorum y-yinede sana birşey vermek istiyorum"

"Nedir? " Ellie merakla kızın tedirgin yüzüne baktı ardından da elindeki beyaz ve pembe renkli gül buketine.

B-bunu senin için hazırladım" Laura yavaşça kıza gidip elindeki buketi uzattı. Tam orta yerinde minik bir şişe bağlıydı.

"A-annen ile bir sözünüz varmış Louis bundan bahsetmişti ve bende gömüldüğü vakit y-yani sen yoktun senin için bir parça hatıra almak istedim"

Ellie şişeye dokunup toprağa ve içine atılmış minik bir papatyaya bakarken birkaç damlanın daha süzülmesine izin vererek platformdan inip kıza sarıldı "Ç-çok teşekkür ederim Laura b-bu çok güzel... "

"Sevindim... Artıkaşağı inme vakti lakin öncesinde bir seçim yapman gerekecek" Laura kıkırdadı.

"Nedir? " Ellie kızın omuz silkip gülerek odadan çıkması üzerine Lord Harrison ve Lord Sinclairin odaya girmesiyle ikiliye baktı.

"Çok güzelsiniz düşes parlak bir güneş gibisiniz..." Adelard gidip gelininin elini öptü.

"Hilebaz Harrison! " Ian dudaklarını büktü.

ÖLÜM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin